Beş günlük bir maceradan sonra herkesin dolar, euro kurlarını tartıştığı memur kenti başkentimiz Ankara’ya geri döndük. Macera diyorum çünkü bu festival için yola çıktığımızda neyle karşılaşacağımız ile ilgili bir fikrimiz yoktu doğrusu. Zorbey’in rotalarla ilgili blog yazıları dışında tırmanış, ulaşım, konaklama gibi konularda elimizde pek bir bilgi yoktu ve biraz tereddütle yola çıktık ama şimdi iyi ki de bu festivale katılmışız diyorum.
Öncelikle Falcon Fest benim beklediğimden çok daha büyük bir organizasyonmuş bunu gördüm. Şimdiye kadar yalnızca tırmanış odaklı festivallere katıldıktan sonra geniş çaplı bir doğa sporları festivaline gidince katılımcı sayısı konusunda insan oldukça şaşırıyor diyebilirim. Kendi sitelerinde Türkiye’nin ilk ve tek ekstrem sporlar festivali olarak tanıtılan Falcon Fest, henüz ikincisi düzeniyor olmasına rağmen hem yurt içinden hem de yurt dışından her seviyede sporcunun ilgisini çekmeyi çoktan başarmış gibi görünüyordu. Samsun’un Vezirköprü ilçesine bağlı Şahinkaya Kanyonu’nda düzenlenen festival Kano/Dragon, Yamaç Paraşütü, Kitesurf, Paramotor, Base Jump, Slackline/Highline, Kaya Tırmanışı, Trekking ve Dağ Bisikleti olmak üzere 9 spora ev sahipliği yaptığı için festival ve kamp alanı son derece renkli oluyor diyebilirim.
Bu noktada belirtmeliyim ki ekstrem sporların gerçekleştiği festival alanı ve kamp alanı farklı yerlerde. Kanyon bölgesi yer açısından kısıtlı imkanlar sunduğu ve de festival Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlendiği için olsa gerek, kamp alanı Şahinkaya Kanyonu’nun güneybatı çıkışındaki Vezirsuyu Tabiat Parkı olarak belirlenmiş. Kamp alanına google maps gibi haritalardan yol yokmuş gibi görünüyor ancak çadır atılan yerlerin dibine kadar araçla gidebileceğiniz önce asfalt sonra da taş yol mevcut ve yol boyunca tabelalar var tabiat parkı girişine kadar. Kamp alanı tırmanıcı standartlarına göre son derece lüks. Beş gece kaldığımız kamp alanında kendimi otelde gibi hissettim diyebilirim çünkü herkese yetecek kadar tuvalet, duş, bank, çardak, çeşmeler, bulaşık yıkama üniteleri, şarj üniteleri dahil her şey vardı. Kamp yeri zaten göle sıfır, tüm çeşmelerden içme suyu akıyor ki zaten festivalde her yerde şişeli su da var ve dahası duşlarda sıcak su da var! Karakaya’nın kuru coğrafyasına alışkın bir tırmanıcı olarak suya doydum diyebilirim. Kamp alanı son derece geniş, herkese yetecek yer var ama yine de erken gitmekte de fayda var çünkü cuma akşamından kamp alanına vardığımızda, daha festival başlamamış olmasına rağmen tuvaletlere yakın her yer çadır ve araçlarla dolmuştu. Kendi aracınızla geliyorsanız bir sonraki festivalde park yeri sıkıntısı olabileceğini göz önünde bulundurun derim.
Festivale Kısakaya Boulder Evi kurucularından Alper Yavru ve salonumuzun yeni müdavimlerinden Zeynep Sarah Alam ile katıldık. Alper’le ikimiz 3 Ağustos Cuma akşamından gittik festivale, Zeynep ise Pazar sabahı geldi ve bu noktada da otobüsle ulaşımın göründüğü kadar rahat olmadığını belirtmeliyim çünkü otobüsler Vezirköprü otogarına sabah 6 civarı ulaşıyorken Vezirsuyu Tabiat Parkı’na en erken servis saat 10’a koyulmuştu ve festival ortasında gelip giden az olduğu için servisler konusunda sıkıntı yaşamamanız adına gelmeden organizatörlerle iletişime geçmenizi tavsiye ederim. Bir diğer ulaşım mevzusu ise kayalara ulaşım elbette. Kafalardaki bu büyük soru işareti konusunda benim gördüğüm kadarıyla rotalara ulaşım son derece rahat ancak festival sırasında bunun organizasyonunun pek başarılı yapıldığını söyleyemem. Spor tırmanış bölgesinin tam koordinaları şu şekilde: 41°16'46.5"N 35°25'08.2"E ve aşağıdaki haritalarda kırmızı işaretli noktaya denk geliyor.
Kamp alanımız olan kanyonun güneybatısındaki Vezirsuyu Tabiat Parkı’ndan kayalara tekneyle 1 saatte ulaşılabiliyor ancak bunun organizasyonu sağlanamadığından önce servisle tur teknelerinin kalktığı bölgeye yarım saatte geçip oradan beş dakikada tekneyle kayalara geçtik festival boyunca. Servisle bölgeye hızlı ulaşsak da orada bazen bir saat kadar uzun süreler tekne ayarlanmasını beklediğimiz için bölgeye ulaşım festivalde yavaş oldu diye düşünüyorum. Ancak festival dışında gidilirse teknelerin olduğu bölgede veya hemen kanyonun karşısında kamp atılabilecek birçok yer var ve oradan beş dakika almıyor kayalara ulaşmak. Rotalar suya sıfır olduğu için herhangi bir yaklaşım yapmadan tekneden indiğiniz gibi tırmanmaya başlayabiliyorsunuz.
Festival süresince ulaşım saatleri konusunda da biraz karmaşa vardı. Kaya tırmanışı için Cumartesi günü programda 14.00-18.00 arası yazılmış olmasına rağmen Samdak (Samsun Dağcılık Kulübü) ekibi bölgeyi “keşfetmek” ve katılımcılara top rope açılacak rotaları belirlemek için sabah erken gitmeye karar verdiler ve sabah saat 8’de yola çıktık. Yaklaşık 9.30 civarında Sol, Orta, Sağ ve Karşı olarak bölümlere ayrılmış Küçük Boğaz spor tırmanış sektörüne vardık. Sabah sadece Karşı sektördeki dört kolay rota gölge oluyor ve onun dışındakiler saat 1’den sonra ancak gölge olduğundan ilk gün biraz sıcakta tırmanıp saat 4 civarı dönsek de diğer günler için öğleden sonra gidip akşam 6’ya kadar kayada kalmaya ikna edebildik organizatörleri. Diğer günler Samdak ekibi kaya tırmanışını denemek isteyen katılımcılara yardımcı oldu ve tırmanışa olan ilgi, sektörlerin doluluğu her gün arttı ancak daha zor rotaların olduğu Sağ sektöre geçiş nispeten göz korkutan bir yerden sabit iple yapıldığı için bizim tırmandığımız kısım sessiz sakindi. Önümüzdeki yıl daha fazla bireysel tırmanıcının katılması durumunda hava kararana kadar tırmanmak isteyenler için de daha geç dönecek ek bir tekne ve servis de ayarlanabilir diye umuyorum.
En keyifli kısıma yani rotalara gelecek olursak da bence deneme fırsatı bulduğum tüm rotalar bir harikaydı. Tertemiz genellikle gri, yer yer de sarı kireçtaşından oluşan rotalar benim sevdiğim tarzda teknik hamleler ve yaratıcı çözümler gerektiriyordu. Rotalar yeni açıldığı için kaya keskin ve su tuzlu olmadığı için de hiç kaygan değil. Öğleden sonra gölgede kalan rotalara tırmanırken hava tırmanışa çok uygun oluyor ki sabah saatlerinde güneşte kalan görece kolay rotalara da yazın ortasında bile tırmanmak keyifli çünkü kanyonun girişinde kalan sektöreler güzel rüzgar alıyor. Özellikle akşama doğru sudan karaya kesintisiz bir esinti zaten hep var. Rotalar suya bazen öyle yakın ki mesela ipimiz ıslanmasın diye Sol sektördeki Şahinkaya Hatırası (5b) rotasına girmedik bile. Karşı sektördeki Dalgakıran (IV) rotasında da ipi istasyondan çok hızlı çekmenizi tavsiye ederim ki ip karaya düşsün. IV derece rotaya mı tırmanacağım diye düşünmeyin kesinlikle çünkü benim şimdiye kadar gördüğüm en keyifli ve teknik kolay rotalar buradaydı. Sabit hattan Sağ sektöre geçtiğinizde ise 7c+ ya kadar zorlaşan hatta bir projenin bulunduğu spor rotalar sizi karşılıyor. Spor rotaların yanından başlayan geleneksel rotalar olduğu gibi kanyonun çeşitli yerlerinde çok ip boylu gelenekseller de var. Ben şimdilik sadece spor tırmandığım için gelenekseller hakkında bir şey diyemeyeceğim ancak Zorbey’in fotoğraflarında hepsi keyifli ve süper manzaralı görünüyordu. Bölge yeni gelişmeye başladığı için henüz bir rehber kitabı yok ancak spor ve geleneksel tüm rotalarla ilgili gerekli bilgilere Zorbey’in Şahinkaya bölgesi ile ilgili blog yazılarından ulaşabilirsiniz.
Bölge çok yeni olmasına rağmen rotalar tertemiz. Biz emniyet alırken hep kask taktık ama rotalardan hiç taş düşmedi. Rota açıcı ekip çok güzel bir iş çıkarmış gerçekten, hepsinin ellerine sağlık. Ancak kanyonda tırmanış potensiyeli bu birkaç sektörden ibaret değil elbette. Kanyon çok ihtişamlı ve teknede tırmanıcılar olarak birbirimize sağdaki soldaki potansiyeli olan kayaları gösterip durduk tırmandığımız dört gün boyunca. Şimdiye kadar açılmış bölgede hafif negatif yapan birkaç rota var ancak genel olarak düz bir duvar açılmış durumda. Kanyonun kalanında ise negatif yapan bölgeler hatta mağara benzeri oluşumlar bile var. Bizim en çok ilgimizi çeken kısım ise tırmandığımız Küçük Boğaz isimli sektörün sağında kalan kaya bandı oldu. Zorbey’le konuştuğumuzda o kısma bakmaya çalıştığını ama sık bitki örtüsünün pek izin vermediğini söyledi yani bu kanyonda yapılacak iş daha çok ve bu konuda desteğe ihtiyaç var gibi duruyor. Zorbey Aktuyun, Muammer Yalçın, Erdinç Turna, Alper Kabran, Erkin Çakmak ve Kemal Sezen’e bu güzel rotalar için, bize böyle bir tırmanış imkanı sundukları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Umarım önümüzdeki yıllarda bölgenin boltlanması için Samsun Büyükşehir Belediyesi gerekli desteği sağlar da hem rota açıcılar emeklerinin karşılığını alırlar hem de biz tırmanıcılar ağzımız açık baktığımız kaya bantlarında da tırmanma fırsatı buluruz.
Notlar:
Festivale her yaştan katılım serbest yani çocuklarla da katılabilirsiniz ve tırmanış bölgesi de çocukların tırmanması için gayet uygun. Festivale katılım ücretsiz ve festival süresince tabiat parkı girişleri, kamp ve diğer ulaşım hizmetleri de ücretsiz. Festival dışında giderseniz Vezirsuyu Tabiat Parkı’na yaya girişi 3 TL, motosiklet 6 TL, otomobil 9 TL, çadır yeri 15 TL olacak şekilde bir ücret istenecektir sanıyorum. Kayalara ulaşım içinse tekneler gidiş - geliş 10 TL alıyor. Festivalde sporculara ücretsiz yemek imkanı da sağlanıyor ancak buradaki sporcu-katılımcı ayrımı pek net değil. Biz bir kulübe bağlı olmadan bireysel olarak katıldığımız için başta pek durumu anlamasak da ikinci günden sonra yemek alanına girmemizi sağlayan bilekliklerden edinebildik, bu konuyu da festivale katılmadan önce organizatörele konuşmanızı tavsiye ederim.
Falcon Fest İnternet sitesi: http://www.falconfest.org/
Falcon Fest Facebook sayfası: https://www.facebook.com/falconfest1/
Falcon Fest Instagram hesabı: https://www.instagram.com/falconfest/
Youtube Falcon Fest 2018 Tanıtım Filmi: https://www.youtube.com/watch?v=BrcUW5Ic-Ks&feature=youtu.be
Zorbey Aktuyun 17 Mayıs 2018 tarhili blog yazısı: http://zorbeyaktuyun.blogspot.com/2018/05/sahinkaya-vezirkoprusamsun.html
Zorbey Aktuyun 19 Temmuz 2018 tarihli blog yazısı: http://zorbeyaktuyun.blogspot.com/2018/07/saglam-ekip-yeni-rotalar-sahinkaya.html
İletişim:
Elif Tosun
eliftosun13[et]gmail[nokta]com