Brenta_Banner.jpg

“Valla tur kayağına sadece antrenman olarak bile başlamak isteyişine çok sevindim. Bence başta öyle başlasan bile arkası gelebilir, sonra tadını alınca dağlara da gideyim diyebilirsin belki.”
Sevgili İsmet İnan ile son haberleşmem, İsmet’in bu satırlar ile başlayan bir e-postası idi. Tarih Aralık 2023 idi, yani İsmet’i elim bir çığ kazasında kaybetmemizden sadece 3 ay kadar önce.
Almanya’da yaşadığım yerin dağlara sadece bir saat mesafede olmasından güç alarak antrenman amacıyla dağ kayağına başlamak istiyordum. Bu e-postasından bir gün öncesinde, telefonda İsmet ile uzunca sohbet etmiş, dağ kayağı ile ilgili aklıma takılanları konuşmuştuk. Her zaman olduğu gibi, inanılmaz pozitif bir şekilde bana yardımcı olmuş, bıkmadan, usanmadan, belki de çoğunluğu saçma olan sorularımı cevaplamıştı sağ olsun.
Dağ kayağını anlatırken sesindeki o tonlamayı çok yakınen biliyordum. Bende de aynısı vardı, özellikle Alpinizmden konuşurken. Bir insanda tutkunun sesini, en iyi, benzer tutkuları olanlar tanıyabilir derim hep. Bu durum da aynen öyleydi.
İsmet ile olan ilk tanışıklığım aslında oldukça eski. Zirve Dağcılık İstanbul Şubesi zamanlarından, sanıyorum 2005 senesi dolaylarından beri tanıyorum sanırım İsmet’i. O zamandan bu zamana, hiçbir zaman çok yakın bir dostluğumuz olmadı İsmet ile ama dağ sevgisi baskın insanlar olarak defalarca yolumuz kesişti.
İsmet’in elim çığ kazasının haberini 10 Mart 2024 günü tırmanış amacıyla Türkiye’ye geldiğimde aldım.
Artık yurt dışında yaşayan, ülke dağlarına çok daha kısıtlı imkanlar ile, dar zaman dilimlerinde gelebilen bir dağcı olarak, İsmet’in haberi bizi çok ciddi manada sarssa da dostum Eren Görenoğlu ile plandan sapmadan tırmanış faaliyetimize devam etme kararı aldık. İsmet’i kaybetmenin üzüntüsü ile de olsa, iki sene önce başarısız olduğumuz ve ikinci kez denediğimiz Tastaratacağı (Dastaratacağı/Dastaratan) Dağı Güney-Doğu Duvarını tırmanmayı başardık.
Burada İsmet’i anlatmaya kısa bir ara verip, tırmanışı anlatmaya geçmek istiyorum hızlıca. Sonrasında İsmet’e tekrar döneceğim.

***

Dediğim üzere 2022 senesinde, yine dostum Eren ile denediğimiz ve 13. İp boyundan geri inip, yarım bıraktığımız, Tastaratacağı (Dastaratacağı/Dastaratan) Dağı Güney-Doğu Duvarını 14 Mart 2024 günü tırmanmayı başardık.
Tastaratacağı duvarını ilk kez, Antalya’da yaşayan eski dostum Mehmet Yaman’dan duymuştum. Mehmet bir gün İstanbul’da ofisimi ziyaret ettiğinde bana duvarın çok güzel detay fotoğraflarını göstermişti. Resmen büyülenmiştim. Tartışmasız, ülkemizdeki en masif ve büyük kaya yüzeylerinden birisiydi.
Özellikle de dev bir amfitiyatroyu andıran garip içbükey yapısı ile hem heybetli hem de korkutucu duruyordu duvar. Hali hazırda ise duvarın sadece sağ yanında bulunan ve bir mahmuzu andıran Doğu Yüzünde sevgili Yılmaz Sevgül ve arkadaşlarının tırmanmış olduğu iki rota dışında bu ana içbükey yüzey bakirdi.
Duvara ilk keşif gezimizi de bir Sivridağ tırmanış faaliyeti esnasında, yine Mehmet’in rehberliğinde yapmıştık. O faaliyet beraber tırmandığım tırmanış arkadaşlarım, Şükrü ile Yavuz’u da alarak, önce Hisarçandır Mahallesine, oradan da Üçsöğüt’e doğru devam ettik. Arabanın orman yolunda ilerleyebildiği son noktadan başlayarak duvarın girişine alçalmaya başladık ve yolun aslında ne kadar uzun ve duvarın aslında ne kadar yüksek olduğunu, uzun saatler sonrasında bile duvarın tam altına ulaşamadığımızda anladık maalesef.
O noktadan duvarı inceleyip, sonra geldiğimiz patikadan geri dönüp, bu sefer de dağın zirvesine yöneldik.
Zirveden aşağıya yolladığımız Yavuz’un uzaktan kumandalı uçan kamerası (Drone), bize duvarın azameti ve dikliği konusunda çokça fikir verdi ve bu keşif faaliyetini sonlandırdık.
İlk tırmanış denememizi ise Mart 2022’ de yapabildik.


***2022 MART / İLK DENEME***

O kış, dostum Eren Görenoğlu ile bir kış faaliyeti için sözleşmiştik ve tarihi sabitlemiştik ama ülke genelinde hava bize iyi davranmıyordu.
Antalya tek opsiyon gibiydi ve ben de denenecek rotalar kutumdan Tastaratacağı kartını çıkarıp masaya koydum. Eren de tabiri caizse teklifin üzerine balıklama atladı. Ama bu sefer yukarıdan yani, Üçsöğütten inmek yerine, Sivridağ Doğu yüzünden ileri devam edip, Kaplan Kapanı Geçidini aşarak duvara aşağıdan ulaşmak istedik.
Bu sebeple yükü bölüştürmek ve bir aksilik durumu için alt ekibe sahip olmak adına, dostumuz İsmail Pamuk da bize katıldı. 3 kafadar Antalya’dan hiç beklenmeyecek kadar soğuk bir Mart günü arabamızı Sivridağ Doğu Yüzü altındaki yola park edip 1 haftalık erzak ve komple duvar malzemesi içeren çantalarımız ile yürüyüşe başladık.
Uzun ve acılı bir yürüyüş sonrası, Tastaratacağı Duvarı'nı tam çaprazdan gören mükemmel bir kamp yerine çadırımızı kurduk. Tek kusur, suyun hemen çadırımızı kurduğumuz yamacın 200-250 metre irtifa altındaki vadi tabanında olması idi. Bu konuda da İsmail ekibinin imdadına yetişerek, bir makine gibi çalışıp bizi hiç susuz bırakmadı.
Ben deneme için oldukça hazır ve emin hissetsem de Eren’in kafası yola çıkmadan evvel olmuş birtakım aksiliklerden dolayı dağınıktı. Hatta bu dağınıklık sebebi ile anlaştığımızdan daha az sikke getirmişti ve koca duvar için elimizde, farklı tiplerde sadece yedi (7) adet sikke vardı. Açıkçası bilinmeyen ve bu diklik ve uzunlukta bir yüzey için oldukça azdı.
Yine de duvarı altından, sağından solundan inceledikten sonra iç bükey, sirk benzeri Güney-Doğu yüzünün sağ tarafındaki daha makul yüzeylerde bir asgari dayanım hattında karar kıldık. Yüzey iç bükey yapısı sebebiyle karar verdiğimiz tarafta sanki yatıkmış gibi görünüyordu. Bu yatıklık yer yer diklikler ile bölünüyor gibiydi.
Bu yatık görünen yüzeylerin aslen dik, dik görünen yüzeylerin ise ters eğimli olduğunu, bir sonraki gün duvarın girişinde ip açtığımız ilk VI derecelik emniyetsiz yüzeyle cebelleşirken anlayacaktık.

Rotaya girdiğimiz sabah hava cidden soğuktu. Bir Antalya sabahında, duvarın girişi olan 900 metre civarındaki bir irtifada bu şekilde üşüyeceğimi bana birileri söylese, asla inanmazdım.
Eren ile ilk III+ lık kolay yüzerleri ip açmadan geçtik. Ciddi manada ağır sırt çantası ile ayağında ayakkabıları ile bu etapları serbest geçen Eren’i görünce çok sevinmiştim. Her ne kadar kafası dağınık, moralsiz de olsa, Eren, akışa geçtiğinde tırmanışı otonom olarak icra ediyordu. Bu hem güzel, hem de kötü bir haberdi. Her ne kadar lider ip boylarını bölüşebilecek olsam da, rota bulma ve okuma kısmı sadece bana kalmıştı.
İlk VI derecelik zorluk bize gerçek bir ders oldu. Ulaştığımız setten yaptığımız 2 boş denemeden sonra, 3. Denemedeki ince çatlak hattından bu bariyeri geçme denemesine başladım. Ama emniyet çok eksikti. Attığım birkaç mikro kam ve takoz düşersem sete vurup, bir yerlerimi kırmayacağımı garanti edemiyordu kafamda. Önümdeki alanda çürük birkaç taşı temizledim ve altlarından çıkan bir çatlağa 7 adet sikkemizden biri olan V-profil sikkeyi çaktım. Duvarın daha bu ilk metrelerinde çaktığım sikkeyi normal şartlar altında orada bırakırdım ama sikke azlığı sebebi ile çok istemesem de Eren’e gelirken sökmesini söyledim. Sonuna ulaştığımda su akıntısı olan slab yüzeyde bir tane bile emniyet aleti takacak yer yoktu. Çok arandım ama bu sefer de bir istasyon sikkesi çakmak durumunda kaldım(onu da söktük).
Takip eden basit bir travers sonrasında yine bir bariyer ile karşılaştık. Yine VI derece bir zorluk ve yine iki sikke(yine söktük.)
Her ip boyunu geldikten sonra Eren’in moralsiz bir şekilde sorduğu “abi insek mi ya” şeklindeki sorularını, ya dur şu köşeyi de dönelim, şurayı da aşsak tamam, dur bak burası gidiyor şeklinde bahaneler ile 12 ip boyu sonrasında ana bir sete ulaştık. Buradan yukarısı çok net değildi. Eren kolay bir ip boyu daha tırmandı(V+) ve hattın karmaşıklaştığı yerde bir istasyon aldı. Eren’in yanına tırmandım ve buradan sonrasına baktım. Negatif yüzeyler arasında bir asgari dayanım hattı kestirdim gözüme ama oldukça zorlu görünüyordu. Elimizde 4 sikke kalmıştı, 3 adet sikkeyi istasyon sikkesi olarak çakınca bırakmıştık. Özellikle su akıntı yüzeylerin malzeme kabul etmemesi bıçak sikkeleri zorunlu kılıyordu ve elimizde sadece bir tane kalmıştı. Üzerine ben de artık mental olarak yorulmuştum. Eren zaten başından beri modunda değildi ve Eren’in bu sefer ki "abi insek mi?" sorusuna ben de "evet" dedim. Beş adet ağaç ve dört adet sikkeli istasyonlardan yaptığımız direk inişlerle (çoğu traversi pas geçtik) yere geri ayak basıp, tırmanışı sonlandırdık.

 

***2024 MART / İLK TIRMANIŞ***

Bir sonraki denememiz de yine aynı senaryo gerçekleşti. 2024 Mart ayına yapılan bir kış tırmanış planı, Türkiye’de sadece güneyde havanın iyi olması sebebi ile Tastaratacağı yoluna düşmemiz ile sonlandı. Bu sefer bize kulüpten genç arkadaşımız Ege katıldı. Tek can sıkıcı olay, İsmet’in vefat haberini almak oldu. Daha evvel de yazdığım gibi tırmanışa devam etme kararı aldık.
Bu sefer, yaklaşımın zorluğunu da hesaba katarak yukarıya, Üçsöğüt’e kamp atmaya karar verdik. Önce duvara bir yaklaşım yürüyüşü yaparak patikayı hatırladık. Hedefimiz aynı hattı tırmanmak ve yukarıdaki ana setten sonra devam ederek, yarım kalan rotayı bitirmekti.
Bir sonraki gün sabah çok erken bir saatte Eren, Ege ve ben yürüyüşe başladık. Uzun ve yorucu bir yaklaşım sonrası, bir önceki seneye nazaran bir bahar havası gibi havada duvarın dibine ulaştık. Yine aynı tarife ile ilk 100 metrelik III+ zorluğundaki giriş etaplarını ipsiz olarak geçtik. Sonrasındaki ilk kilide yine bir sikke çaktım ve bu sefer yerinde bıraktık.
Elimizden geldiği kadar hızlı bir şekilde bu sefer tanıdığımız ip boylarında yükseldik ama bir önceki sene zorlandığımız ip boylarından hiçbiri bizi yine sevindirmedi. Hatta bu sefer bir sandal ağacında biten 5. İp boyu sonunda artçı gelirken sırtımdaki çanta ile düşmemek için sandal ağacına güzel bir uçuşla ip boyunu tamamladım.
Saat 14.00 gibi 12. ip boyunu tamamlayıp hızlıca yine ana sete ulaştık. Bu sefer çok daha hızlıydık. Evet duvarı bilmemizin buna etkisi bir miktar vardı ama bundan daha fazla, geçen seneye göre çok daha tırmanış modunda olan Eren’in katkısı daha büyüktü.

Lakin hızlıca ulaştığımız bu sette bizi başka bir sürpriz karşıladı. Yağmur!
Bivağımızı çıkardık, su geçirmez ceketlerimizi giydik ve tabiri caizse kuzu gibi beklemeye başladık Eren ile. Hava bir an açıyor, aradan Akdeniz bize göz kırpıyordu, sonra yine bulutlar kapatıp, üzerimize yağmur düşürüyordu. Yaklaşık bir saatlik bir git gelli havadan sonra bulutlar bir miktar alçaldı ve bulunduğumuz seviyenin altına indi. Eren ile hemen durumumuzu analiz ettik. Yine buradan gerisin geriye inmek istemiyorduk. Geçen sefer denediğimiz ve daha dik bir şekilde duvarı bitiren hat ıslanan slap yüzeyler ve her an inebilecek yeni bir yağmur sebebi ile çok da makul gözükmüyordu. Eren bu noktada bulunduğumuz setten sağa doğru daha diyagonal yükselerek göremediğimiz yüzeylere bakmayı önerdi. İyi ki de önermiş, sağa diyagonal yükselişten sonra, sağ cenahtan devam eden ve zirve kulelerine bağlayan bir kulvar hattını gözümüze kestirdik ve hızlı bir şekilde buradan devam etme kararı aldık.
Setten sonra yaklaşık bir 5 ip boyu tırmanış ve toplamda 17 ip boyu sonrasında, zirve sırtına bağlandık. Kısa bir mola ve kutlama sonrasında direk bulunduğumuz kuleden kısa bir inişle arka tarafta bulunan çarşağa ulaştık. Buradan da yorgun argın patikayı bularak kendimizi çadıra attık.
Son kısma geçmeden kısa birkaç teşekkür eklemem lazım. Tastaratacağı ile tanışmama vesile olan sevgili dostum Mehmet Yaman’a, mevzu Antalya’da uzun duvar ve geleneksel tırmanış olduğunda bizimle en ufak bir bilgi paylaşımını eksik etmeyen ve hem Tastaratacağında ilk rotaların hem de Antalya geleneksel tırmanışının baş emekçisi Yılmaz Sevgül Ağabey’e, alt ekip olarak bize destek olan sevgili İsmail ve Ege’ye, daha evvel duvarı beraber incelediğimiz dostlarımız Şükrü ve Yavuz çok çok teşekkürler. Atladığım bir isim varsa peşinen affola.

***İSMET İNAN’IN ANISINA***

Sevgilli İsmet İnan’ı, 10 Mart 2024 günü, rehberliğini yaptığı 8 kişilik bir yabancı dağ kayakçısı grubu ile Aladağlar’da Körtekli Tepenin Kuzey yamacından kayarken oluşan bir çığ kazasında kaybettik. Çok sevdiği dağlarda, tüm hayatını ona göre şekillendirdiği ve ömrünü adadığı dağ ve dağ kayağı rehberliğini icra ederken kaybettik kendisini maalesef. Sevdiği işi yaparken aramızdan ayrıldı gereksiz klişesine girmek asla istemiyorum, keza çok da anlamlı bulmuyorum. Ama İsmet’i kaybetmenin yarattığı boşluk büyük. Bu nedenle İsmet’in neden kıymetli olduğunu hatırlamak istiyorum.
Ülkemizde uluslararası standartlarda dağ kayağı rehberliği yapacak yetkinlikte dağ kayakçımız çok sınırlı sayıda. İsmet de bu isimlerin içindeki ilk ve belki de tek kadın dağ kayağı rehberiydi dersem yanlış olmaz diye düşünüyorum.
İsmet’in aramızdan ayrılması, ülke dağcılığının yüzü evrensel standartlara dönük kitleleri için çok büyük bir kayıp. Dağlarda yitirdiğimiz dostları hatırlamanın en güzel yollarından birisi de, isimlerini dağlarda yaşatmak bizce. Bu sebeple, Antalya’yı çok seven ve uzun bir süredir de burada yaşayan İsmet’in anısına da Antalya’da böyle güzel bir uzun duvar rotası çok yakışır diye düşündük dostum Eren ile.
Ve tırmandığımız bu yeni rotaya sevgili İsmet’in anısına “İsmet İnan Anı Rotası” demeye karar verdik.
Sevgili İsmet, tanrıların dağlarında tekrardan buluşuncaya kadar, hoşça kal!

Rotanın Künyesi:
Rotanın ismi: Tastaratacağı Güney Doğu Yüzü “İsmet İnan Anı Rotası
Bölgesi (Dağ ismi/Sektör): Antalya, Tastaratacağı(Dastaratan) Dağı Güney Doğu Yüzü
Rota uzunluğu: 900 metre
Toplam ip boyu: 17 ip boyu
Genel zorluk derecesi: VI+ Maks
Çıkış Tarihi: 14 Mart 2024
Ekip: Aykut Türem / Eren Görenoğlu
Tırmanış süresi: 8,5 saat
Kullanılan teknik malzemeler: 2 X 7,9 mm yarım ip, 1 set totem cam, 1 set camalot, 1 set stopper, 9 Adet muhtelif ebat ve tipte sikke, karabinalar ve perlonlar, 1 ilkyardım çantası, 1 adet 45lt çanta, 3 lt su ve yiyecekler.
Rotanın Toposu: 17 ip boyu, 900 metre ip uzunluğu,

1.ip Boyu: III+ / 100 m. (İpsiz olarak geçildi)
2.ip Boyu: VI / 60 m. / 1 sikke (Sikke bırakıldı) İnce bir çatlak ile başlatarak yukarıdaki kanal benzeri yapıya devam
3.ip Boyu: II-III /20 m. / Sağa travers
4.ip Boyu: VI- / 50 m. / 2 Bıçak Sikke ara emniyet (Söküldü) Kısa bariyeri aşarak devam. İp sonunda sikkeli istasyon(Sikke bırakıldı)
5.ip Boyu: VI+ / 40 m. / Sert dihedral, zorlu bitiş. Sandal ağacında istasyon
6.ip Boyu: VI- / 50 m. /Off-width Çatlak ile başla - İp sonunda çift sikkeli istasyon(Sikkeler Bırakıldı)
7.ip Boyu: V+ / 50 m. / Sağlam ama teknik yüzey. İp sonunda ağaçta istasyon
8.ip Boyu: VI / 60 m. / Girişte 10 metre kısa negatif etapta fiziksel hamleler ve ip sonunda ağaçta istasyon
9. ip Boyu: III / 15m. / Sağa travers
10. ip Boyu: VI- / 55 m. / Delikten geçiş. Delik öncesi sağlam sıkışmış taş. Etaba girmeden sağlamlığını kontrol et.
11. ip Boyu: V+ / 60 m. / Dağınık çatlak hatlarından ilerle. İp sonunda ağaçta istasyon
12. ip Boyu: III / 30 m. / Büyük sete varış
13. ip Boyu: V+ / 60 m. /Sağa traversle hafif yükselerek ilerle.
14. ip Boyu: IV / 55 m. / Sağa diyagonal yüksel
15.ip Boyu: IV / 70 m. Hareketli Emniyet / 10 metre sağa travers ile kanala gir. Kanaldan devam, büyük ağaç öncesi tek sikkeli istasyon (Sikke bırakıldı)
16. ip Boyu: IV+ / 55 m. / Sırttan ilerle
17. ip Boyu: III+ / 70 m. Hareketli Emniyet / Sola travers, ardıç ağaçlarını geç, sağda kalan dik baca ile bitir