Bana göre Kaynaklar şenliğinin mottosu işte bu. Ülkemizde bu tip organizasyonları bulmak zorken tırmanışa gönülveren, kıyısından ilgi duyan herkesin gelip bu heyecanı tatması lazım. Bu yıl 10.su düzenlenen Kaynaklar Kaya Tırmanış Şenliği, gündüzleri elleri ayakları kayaya yapıştıran, akşamları eğlencesiz geçmeyen, eski yeni dostlarla her anın tadını çıkarttıran tam dört dolu gün yaşattı. Uzun uzun teşekkür etmek istesem de bunu yazının sonuna bırakıyorum.
Gelelim detaylara... Bu yıl ofis işimden kendimi azat ettiğim için İstanbul dışında, özellikle İzmir’de uzun zaman geçirme fırsatım oldu. Böylece şenlik organizasyonunun perde arkasını da görmüş oldum. Tabii ki hazırlıklar haftalar öncesinden başladı. Yeni açılan rotalar, sektörler ve temizlikleri, sponsorlarla görüşmeler, resmi makamlardan alınan izinler, Manisa bölgesi için verilen uğraşlar ve valilikle yapılan toplantılar, konser verecek grupların hazırlıkları, şenlik tişörtlerinin tasarımı ve beden ayarlamaları, o güzel posterin tasarlanması ve basımı, üniversite kulüplerine gönderilen davetiyeler ve daha hatırlayamadığım birçok detay.
İlk hazırlıklar açılan rotalarla başladı. Bu yıl programa dahil olan Manisa Sarıkaya bölgesi, geçen yıldan beri Zorbey ve Evren’in hem rota açmaları hem de tırmanış için resmi izin alma çalışmalarıyla bizlere kazandırılmış durumda. Bir de tabii tüm Kaynaklar bitmiş denirken Zorbey’in kampın hemen arkasında yeni rotalar açıp geliştirdiği Totem sektör var. Buranın zemin temizlemesinde başta Alper Kabran, Özgür Doğan ve kendime teşekkürü borç bilirim :) Şaka bir yana sektör temizliği gerçekten çok yorucu bir iş. Bunları görüp deneyimledikçe tüm rota açıcılara, tırmanış bahçeleri yaratanlara olan saygı ve hayranlığım daha da arttı. Sıra geldi bu şenliğin en anlamlı rotalarına, Zorbey’in Erdem’in anısına adadığı Ağıl’daki yeni rotalar...
Rotalardaki hazırlık devam ederken Dokuz Eylül Üniversitesi ve DEÜNDAK (9 Eylül Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu) bir yandan şenlik için resmi izinlerin alınmasını sağlarken bir yandan da benim bilmediğim diğer birçok detayla, Evren’in merkez nöron olarak işgördüğü koca bir sinir ağı gibi çalışarak ilgileniyordu. Umarım Evren’in telefonda geçirdiği uzun saatler beynini fazla ısıtmamıştır.
İşler birbirini kovalarken sevgili Atakan Sarı gene bu yılki şenlik posterini tasarladı, hep beraber baktık nasıl olmuş, neresine ne ekleyelim diye. Bir iki dokunuşla son halini aldı, bakan gözler memnun, ellerine sağlık Atakan... Hemen sosyal medyadaki yerini aldı. İş tasarım olunca tişörtler de Atakan’ın elinden öpüyor. Baskısı tasarlanan tişörtler için Evren’le ava çıktık. Yok erkek bedeni, yok kadın bedeni, yok kol uzunluğu, yok beden uzunluğu derken o iş de halloldu.
Bir tırmanış şenliğinde en önemli şey tabii ki rotalar ve onları insanlarla paylaşmak. Zorbey ve Evren Manisa Sarıkaya için bir rehber kitapçık hazırlığına giriştiler, çok da güzel oldu. DEÜNDAK’ın katkılarıyla basılan kitapçıkla bölge tam bir cazibe merkezi haline geldi.
20-23 Nisan tarihi yaklaştıkça sponsorlar yavaş yavaş belli olmaya başladı. Ana sponsorlar Dağevi Doğasporları, Alen ve Enisolar, malzeme sponsorları The North Face, Petzl Toros, Dorukspor ve Evolo Tırmanma Duvarları olurken, destekçiler Prodem, Gemet ve Fiveten olarak yerini aldı. Bir de tabi medya sponsorları Takoz, On-sight.me ve tirmanis.org; Türkiye’nin yegane tırmanış haber kanalları.
Ve sonunda şenlik programı son halini aldı. İlk üç gün geçen sene olduğu gibi belirlenen yarışma rotalarında tırmanış, akşamları sunumlar ve bol bol müzik.
Bu yıl gene erkekler ve kadınlar için belirlenmiş ayrı ayrı 14 rota vardı. Bir kısmı yeni açılan Totem sektörde, bir kısmı Ağıl’da Erdem’e adanan rotalar, büyük çoğunluğu da Manisa Sarıkaya’da olmak üzere kadınlar ve erkekler için beşer tane para ödüllü, ikişer tane The North Face ve Petzl ödüllü rota. Para ödüllü rotalarda rota başına 50tl düşüyor ve rotayı kaç kişi tırmanırsa bu miktar tırmanıcı sayısına bölünüp kişibaşı meblağ hesaplanıyor. Marka ödüllü rotalarda ise tırmacılar direk sponsor markalardan malzemeler kazanıyor. Yarışma ilk gün Kaynaklar’da, son iki gün hem Manisa hem Kaynaklar’da olacaktı. Manisa’ya ulaşım içinse çoktan iki büyük otobüs ayarlanmıştı.
Ben de Cuma günü itibariyle katılımcı tarafına geçip Kaynaklar’a gittim. Ortam çoktan sponsor çadırları, bayrakları, katılımcıların çadırları ve bol bol tırmanıcıyla dolmuştu. Alper Kabran ve Fatma Başoğlu ile öğleden sonra Vadi’de tırmanıp şehre döndük. Cumartesi sabah erkenden şenlik alanına vardık. Etraf iyice kalabalıklaşmış, şehir dışından gelenlerle sohbet muhabbet; benim için biraz da hasret giderme. Herkes kayıt sırasında, hemen Sercan İlkbağ ile Erdinç Turna’nın yanına kaynadım. Kayıtla birlikte şenlik tişörtü, Manisa Sarıkaya’nın ücretsiz rehber kitapçığı ve Kaynaklar’daki yeni rotaların kağıdı dağıtıldı. Yan standlarda Emre Abi’nin Dorukspor olarak yolladığı Moon ve Revolution marka kıyafetler ile Levent Abi’nin Dağevi olarak yolladığı farklı markalardan malzemeler var. Katılımcılar hem uygun fiyata satılan bu malzemelerden edinebiliyor hem de bolt kutusuna giden ödemeleriyle tırmanışa dolaylı yoldan destek olabiliyorlar.
Buradaki işimiz bitince ilk olarak Totem sektöre doğru yola koyuluyoruz. Fatma ile Ayşen (Aktaş) önden giderken, ben de hemen arkalarından Selim (Özkul), Melahat (Öztürk) ve Ozan (Atasoy)'ı yakalayıp sektörün altına vardım. Burada para ödüllü iki kadın bir de erkek rotası var. Ortalık ana baba günü, herkes yeni sektörün keyfini çıkarıyor. İstanbul’dan Bestami ile Asım çoktan tırmanmaya başlamışlar.
Erkin Çakmak’la Ersin Baş erkek rotasını çıkıp Ağıl sektöre doğru yola koyuluyor. Fatma ile Ayşen de kadın rotalarını bitirip Ağıl’a geçiyorlar. Arada Sercan, Erdinç, Pınar (Kavak) ve Deniz (Erkmen) sektöre geliyor. Ben biraz daha kalıp İstanbul’dan gelenlerle hasret giderdim. Karşıda highline kuranları farkettik, daha sonra Nuri (Kayserilioğlu)'yi şenlik alanında bir ara görsem de 3 gün süren yüksek tempodan onları izleme fırsatım olmadı.
Önceki gün tırmandığım için biraz yorgunluk var ama burada iki rota tırmanıp Ağıl’dakilere katıldım. Bizim kızlar çoktan The North Face ve Petzl ödüllü rota E.T. 35’i denemeye başlamış. Ayşen çok iyi performansla rotayı bitirdi, kendi deyimiyle yorgun da olsa üst tarafları hep Erdem’i düşünürek onun anısına tırmanmış. Fatma da girişine bakıyor rotanın, Berna ise iyi bir denemeyle yukarıdaki kilitten düşüyor. Hemen bir yandaki The North Face ve Petzl ödüllü erkek rotası Kings of Obsession IX da boş kalmıyor. Erkin ve sanırım iki Fransız rotayı gönderiyor, Ersin ise bitirmeye yakınken yukarıdaki kilitten düşüyor. Özgür (Doğan) da şansını rotada deneyenlerden. Akşama doğru boş kalan kadın rotasını ben de bir denedim, girişteki kilidi geçsem de yukarısından yazılıyorum. Hem hava soğuk hem ben, önkollar dayanmıyor.
Şenlik alanına dönüyoruz, yemek, eş dostla muhabbet bir yandan da Zorbey ile Evren’in 3 Duvar sunumunu izliyoruz. Sıra Aykut Bayraktar’ın Erdem anısına hazırladığı videoya geliyor. Herkes için Erdem’in anlamı büyük ama İzmir, İzmirliler ve yakınları için daha bir farklı. Bunu Aykut Abi’yi dinlerken bir kere daha anlıyorum. Söz bitip video başladığında müzikle beraber, zaman zaman güldüm zaman zaman da gözlerime yaşlar hücum etti. Seni görmek güzeldi Erdem....
DJ’in yerini almasıyla benim uyku vaktim geliyor. Geçen yıl olduğu gibi gene sabahları yoga kliniği var. Pazar sabahı 7’de kalktığımda çadırın içi buz gibiydi, ağzımdan dumanlar çıkarken düşünmeden edemedim bu saatte yogaya gelen olur mu diye. Hazırlanıp çıktım, bir baktım müdavimler ayaklanmış. Bir saat boyunca o soğuk havada 10 kişi hep beraber yoga yaptık. Murat (Okur) bir ara sulandırmak istediyse de pek muvaffak olamadı.
Üstüne güzel, uzun bir kahvaltı ve yoldan uçakla gelen Emine (Bacanak)'yi de alıp Sarıkaya’ya yola koyulduk. Park yerinde gördüğümüz ambulans gerçekten güven veriyor insana, hele bizi karşılayan RedBull arabası ayrı bir keyifti. Soğuk içeceklerimizi yudumlayarak vardık rotaların altına. Otobüs çoktan gelmiş, ama tek otobüs geldiğini farkedince üzüldüm. Keşke daha çok katılımcı bölgeyi merak edip iki otobüsü de tıklım tıklım doldursaydı.
Murat Sevindik, Murat Okur, Alpcan Saygın, Deniz Erdoğmuş ve daha birçokları rotalarda. Biz de Alper Kocataş’la ısınıyoruz. Arada Fatma kadınların para ödüllü rotası Sarı Zeybek VIII'i tırmanıyor. Ayşen’le ben ise önce Araf’taki Karavansaray VII+ rotasını tırmanıyoruz. On-sight.me yerini almış, Ayla ve Barbaros hem tırmanıyor hem de bol bol fotoğrafımızı çekiyor. Oradan Sarı Zeybek’e geçiyoruz, ben rotayı bitiriyorum. Ayşen de çözüyor ama dünkü performanstan yorgun kollar dayanmıyor.
Zorbey’den öğreniyoruz ki The North Face ve Petzl ödüllü Gymnasium VIII+ rotasına dadanan yok, soluğu Tarzan sektörde alıyoruz. Önden ben girip rotayı çözüyorum. Arkadan Ayşen ve Fatma deniyor. Hepimizin boylar aynı olduğu için çözümlerimiz hep birbirine uyuyor. Günün talihlisi ben oluyorum rotayı bitirmek için.
Akşam dönüşte kollara kallavi bir et desteği yaptıktan sonra tekrar alana gidiyoruz. PetzlRocTrip Arjantin gösterimini kaçırmışız, çoktan DJ almış yerini. Aklım çalan müziklerde olsa da maalesef gene erken yattım. Ertesi sabah yogayı 8’e alıyoruz. Daha güneşli bir alanda bu sefer 20 kişiyle yaptık. Pazartesi yarışmanın son günü, Fatma’yla sıkışık bir program yaptık. Sabah Ağıl sektöre gidip E.T.35’i denedikten sonra Sarıkaya’ya gitmeyi planlıyoruz. Her ne kadar erken yatsam da ortalama uyku saatim 3. Bir motivasyon güneşin altında Ağıl’da bulduk kendimizi. Ersin ile Erkin de bizim gibi düşünmüş. Ersin, King Of Obsession’ı deneyip geçmek istiyor Sarıkaya’ya. Bir bakıyoruz aradan Berna Avar da katılıyor bize. Isınıp rotalara geçiyoruz, bizden ilk giren Berna rotayı gönderiyor. Mutlu mesut yola düşüyor. Ersin deneme yapıyor ama 3. gün artık yorgunluk ağır basıyor. Sıra bende, girişi geçiyorum ama gene yukarıda hezimet beni bekliyor. Ah deriler boşuna gitti rotanın girişinde. Fatma da deniyor rotanın girişini ama sert bir kilit var, biraz da boy faktörü etkili. Fatma pes edince deneme sırası bana kalıyor, eldeki derileri erite erite bitirdim rotayı. Baya bir de yandık Fatma’yla. Pılıyı pırtıyı toplayıp Sarıkaya’ya geçiyoruz Ozan’ı da alıp. Maalesef önden giden Erkinler talihsiz bir kaza yaşadıkları için bizden az önce varabilmişler bölgeye. Bacaklar yanıyor anabanta varana kadar. Kızlar, Fatma, Ayşen, Berna, önce Gymnasium’u deniyor ve hepsi teker teker bitiriyor rotayı. Kısa boylulara biraz daha rahat geldi bu rota, belki VIII+’dan VIII’e inebilir. Bir tek Berna’nın çözümü farklı, boy uzun olunca tabi. Erkekler de yandaki Manisa Tarzanı VIII rotasında. Değişik bir stili var, onu da aklımızın bir köşesine yazıyoruz. Yukarı anabanta geçiyoruz, gene farklı yüzlerle kalabalık ortam; Marmara’dan Sevil, Barış, Feraye ve diğerleri ile Erdinç, Sercan, Deniz Manisa’nın tadına bakıyorlar.
Fatma ile benim için sıra geliyor son rota Demir Yumruk VIII'a, ben önden giriyorum ve istasyonun altından bağıra çağıra düşüyorum. Bu sayede yandaki Kybele (2.ip) IX rotasında tırmanan Erkin’i izleme fırsatım oluyor. Çok iyi bir eforla, o beklenmedik ses efektleriyle temizliyor rotayı. Benden sonra Fatma düşmeden çıkıyor Demir Yumruk’u, o motivasyonla akşamüzeri ben de gönderiyorum rotayı. Kendimiz bile şaşkınız bu performansa, sinerji ve motivasyonla herkes çıta atlıyor resmen. Tükenen bedenler, yanık tenler, yıpranmış parmaklarla şenlik alanına döndük. Konser için ses kontrol yapılıyor, ardından da ödül töreni. Evren ve Zorbey’in sunumuyla şenlikte canla başla çalışan, rotaların altında hakemlik yapıp bizi bekleyen DEÜNDAK sahnede yerini alıyor. Abilerin abisi Levent Hekimoğlu’na çok güzel bir kupa hazırlamışlar, onu hediye ediyorlar. Sıra geliyor yarışma sonuçlarına, malzeme ödülü kazanan bizleri sahneye alıp hediyelerimizi veriyorlar. Yarışmadan ziyade hep beraber eski yeni dostlarla tırmanmak, birbirimize destek olmak, emniyetlerimizi almak, topluca motive olmak ve koşuşturmak çok güzel bir histi. Tüm bunları yaşayıp o anı sahnede paylaşmak benim için farklı bir deneyimdi; tüm organizasyona kendi adıma teşekkür ederim, eminim diğer katılımcılar da aynı şeyleri düşünüyordur. Gene bir o kadar anlamlı ve özel olan herkesin sevgilisi Erdem Tapul’a adanmış rotalardı, onu düşünüp motive olarak tırmanırken anısını yaşatma şansını yakaladık. Aykut Abi’nin yaptığı sunum ile farklı bir boyutta da olsa şenlikteki yerini aldı Erdem. Bu sene mansiyon ödülleri de sahiplerini buldu; Erdem Tapul gibi zor bir sunumu bizlere hazırladığı için Aykut Bayraktar, büyük desteklerinden dolayı Muammer Yalçın, her şenliğe istisnasız katılıp öğrencilerini getiren Güçlü Özen, hem İzmir’in en genç tırmanıcılarından hem de en genç şenlik katılımcılarından Cemre Ökçü (9), şenliği gün be gün canlı vermek için sıkı çalışan on-sight.me ekibi ve ailemizin fotoğrafçısı Ozan Atasoy... Unuttuklarım varsa affınıza sığınıyorum. Malzeme sponsorlarının yanı sıra, Boulderistanbul da 4 ayrı katılımcıya birer ay sınırsız üyelik vererek mansiyon ödüllerini zenginleştirdi.
Sıra geliyor Echoes eşliğinde bol müzik, dans ve eğlenceye... Kızlarla kol kola verip pogo çılgınlığından bile geçmeyi başarıyoruz.
Bu yıl hem organizasyon hem katılımcı tarafından deneyimlediğim bir şenlik oldu bu. Ne kadar çok çaba, hazırlık gerektiğini gördüm... Bir yandan da katılımcısız ne kadar anlamsız olacağını. Zorbey, Evren, Dokuz Eylül Üniversitesi ve DEÜNDAK, tüm sponsorlar, sahne alan gruplar, destek veren herkes ile günlerini bu şenliğe ayıran tüm katılımcılara teşekkür ederim. Umarım daha iyilerinde gene hep beraber oluruz.
Bu kadar uzun yazdım ama daha bitmedi:) Şenlikte bu yıl başlayan fotoğraf ve video yarışması devam ediyor halen. 5 Mayıs’a kadar fotoğrafları, 10 Mayıs’a kadar da kısa filmleri şenlik facebook https://www.facebook.com/kaynaklarsenlik?fref=ts sayfasına yollayabilirsiniz. Kim bilir, belki de The North Face ve Petzl ödüllerinin yeni sahibi siz olursunuz. Söylemeden geçemeyeceğim bu yıl Melloblocco da fotoğraf ve video yarışması başlatmış. Dikkat!!! Taklit ediliyorsunuz Kaynaklar Tırmanış Şenliği:)
Önemli Not: Dört gün boyunca koşturmaktan neredeyse hiç fotoğraf çekmemişim. Katkılarından dolayı on-sight.me, Ozan Atasoy, Zorbey Aktuyun, Evren Kirazlı, Derya Rende, Sinan Korkmaz, Ercüment Eş, Hasan Barbarus ve Bulut Şahin’e teşekkür ederim.
Ayça Algün
İletişim: algunayca [at] gmail dot com