YTÜDAK (Yıldız Teknik Üniversitesi Dağcılık Kulübü) gelişim grubunun miks tırmanış eğitimi için gittiğimiz Uludağ’da eğitimin ikinci gününde Sefa’yla birlikte tırmanma kararı aldık. İlk gün verdiğimiz eğitimin ardından gece çadırlarda gelişim ekibiyle yapılan klasik “Neden dağcılık?” muhakemesinin gölgesinde aldığımız bu spontane karar gergin, güzel ve şaşırtıcı anılara gebe oldu.
Gece tırmanma kararı alıp, gireceğimiz rotayı net olarak belirlememiştik. Gece boyunca yağan kar, yarını tam bir muamma haline getirdiğinden her eylemimiz soru işaretleriyle doluydu. Ancak Sefa’nın kafasında Sert Ol Rotası ve onun sağındaki daha önceden çıkılmamış bir dihedral hattı vardı. Dihedral hattı aşağıdan nispeten kolay görünüyordu, Sert Ol Rotası ise Keşiştepedeki en zor rotalardan biriydi. Geceden görünen oydu ki eğer sabah tırmanma imkanımız olursa, belamızı arıyorsak Sert Ol’ a eğlence peşindeysek yeni hatta girecektik. Geceden göründüğü gibi olmadı.
Pazar sabahı kalktığımızda geride bıraktığımız gece bize 30cm kar hediye etmişti. Yeni gün ise şiddetli bir rüzgar. Koşulların elverişsizliğinden ve henüz uyanamamaktan olsa gerek absürt bir tırmanış seti oluşturarak kamptan ayrıldık. Rüzgarın yerden alıp alıp yüzümüze çarptığı toz karların eşliğinde Özbay Kulesi’nin dibine kadar yürüdük. Ben bu tokat seansını, Uludağ’ın bize karşı gösterdiği “Oğlum bak git!” serzenişi olarak algılamaya çok müsaittim ancak Sefa’ nın elleri pahasına gösterdiği bot sıkma girişimi buna engel oldu. Rotaların dibine geldiğimizde tercihimizi aksiyondan yana kullanarak Sert Ol Rotası’ na girmeye karar verdik. İlk ipe ben girecektim, yaklaşık 20 friend barındıran harikulade tırmanış setimizi kuşanarak rotaya başladım. Çok fazla zorlanmadan ilk ipi bitirdim ve büyük bacanın altında istasyonu aldım. Ardından Sefa yanıma geldi ve 2. İp boyu olan büyük bacaya girdi. Bu ip boyu da beklediğimiz kadar zor olmadı ve rotayı yaklaşık 1 saatte tamamladık. Rotaya başlarken esen sert rüzgar dinmiş, hava ısınmış ve Uludağ bizimle barışmıştı.
Morallerimiz yerindeyken hemen inip diğer alternatifimiz olan eğlence seçeneğini de cebe indirmek istiyorduk. Malum, insanoğlu doyumsuz. Rotayı tamamladıktan sonra Etik Ol Rotası’nın istasyonuna doğru kolay etaptan emniyetsiz geçerek Özbay Kulesi’nin batısındaki karlı alandan aşağıya indik. Yeniden Sert Ol Rotası’nın başladığı yerdeydik. Gireceğimiz yeni hat da bu rotayla aynı setten başlıyordu.
Planımız “çerez niteliğindeki” yeni hattı tek ip boyunda çıkarak yaptığımız güzel tırmanışı süslemekti. Sefa bu şerefi bana bahşetti ve kusursuz malzemelerimizle rotaya girdim. Miks tırmanışta tecrübesizim bu sebeple olsa gerek çok fazla emniyet atamıyordum. Sert Ol’ un ilk ip boyunda yalnızca bir takoz atmıştım. Bu sefer böyle olmasın diye şartlanarak rotaya girdiğimden sanırım ilerleme biraz yavaştı. İlk kısa etabı yine bir aletle geçtim ve büyük sete vardım burada istasyon alsam mı diye düşünsem de devam etme kararı aldım. Ancak aksilikler başladı. Eldivenimin karabinaya girmesi, kramponun takılmaması gereken yerlere takılması, leashlerin ekspreslere klip olması gibi amatörce aksaklıklarla uğraşıp durdum ilk etap boyunca. Derken büyük setten sonra asıl hedefimiz olan dihedrale girdim. Tabi emniyet konusunda yine sıkıntı yaşıyorum. Alet atmadan 3 metre kadar yükseldikten sonra peş peşe gelen zor hamleler ve sonrasının da pek iç açıcı görünmemesi nedeniyle emniyet yeri aramaya başladım. Pek rahat sayılmayacak bir pozisyonda ufacık bir sette ayak değişe değişe emniyet noktası arıyordum. Tam o esnada aşağıdaki hengame dikkatimi çekti. Aşağıya baktığımda emniyetçimi çığdan kaçarken görünce bir nebze şaşırdım.
-Uludağ! hani barışmıştık?
Yukarıdaki yamaçta tırmanan arkadaşların tetiklediği azımsanmayacak kadar büyük bir plaka kopmuştu. Neyse ki Sefa son derece soğukkanlı, çığdan kaçarken ip vermeyi ihmal etmedi. Aksi bir eylemde bulunsaydı en iyi ihtimalle, bu yazının başlığında kaza raporu yazıyor olurdu. Rutine dönüşen ufak aksiliklerin üstüne tuz biber olan çığımızın ardından tırmanış benim için bir sinir harbine dönüşmüştü. Rotada zorlanıyordum ancak o esnada bu zorluğu, içinde bulunduğum psikolojiye bağlıyordum. Bir noktada attığım sağlam emniyetlerden sonra daha fazla bu ortamda bulunmamak adına tırmanışı hızlandırma kararı aldım. Attığım 3 adet sağlam friendin verdiği güvenle zor denebilecek dihedralin üst kısmını da tamamlayarak sette istasyon aldım. Sefa yanıma geldiğinde etabın zorluğundan yakınınca yaşadıklarıma biraz hak verdim. Sefa’ dan ikinci ip boyunu gitmesini rica ettim ve onun liderliğinde rotayı tamamlayarak yeniden Özbay Kulesi’nin zirvesine vardık.
Rota Künyesi
Rotanın ismi: “Çerez”
Bölgesi: Keşiştepe, Özbay Kulesi
Rota uzunluğu (mt.): 65 m
Toplam ip boyu: 2 ip boyu
Stil (Geleneksel/Alpin Spor/Kar-Buz): Miks
Genel zorluk derecesi: M5+,
İlk Çıkış mı: Evet
Çıkış Tarihi: 25.02.2018
Ekip: Sefa Börtücen – Şükrü Sarı
Tırmanış süresi: 2 saat
Kullanılan teknik malzemeler: İki Adet Yarım ip. Tam set YYKM*, Stoperler, Muhtelif Sikkeler, Endless ve perlonlar, Teknik Kazmalar, kramponlar, Kişisel Emniyet ve Koruyucu Ekipmanlar
Hava Durumu: Kapalı, Rüzgarlı
Kamp alanı: Maden Bölgesi Kampı
1.İp (35 metre,M5+)
İlk ip, Özbay Kulesi’nin kuzey yüzünde en sağda Sert Ol Rotası’nın 4-5 metre sağından başlıyor. Önce 1 metrelik bir kayalık etap, ardından yine 1-2 metrelik bir kar etabı geçiliyor ve yaklaşık 10 metrelik kaya yüzeyine giriliyor.
Bu yüzeyin sonunda Sert Ol Rotası’nın da ilk ip boyunun sonu olan büyük sete varılıyor. Burada istasyon alınabilir ancak biz devam ettik. Şahsen kısa bir rota olduğundan istasyon alınmasını tavsiye ederim. Büyük setten sonra hemen karşıdaki dihedral yapısıyla devam ediliyor. Bu dihedralin sonunda ufak sette istasyon kurulabilir. Ufak setle birlikte Özbay Kulesi’nin batı sırtına çıkılmış oluyor.
2.İp (30 metre, M2)
Setten sonra soldan devam ediliyor. Biraz zorlayan bir girişle birlikte rahat devam eden yüzeylerden zirveye ulaşılıyor. İniş yine Sert Ol’daki gibi sağdan yürüyerek yapılabilir.