“…Onu motive eden şey neydi? Bu sadece adrenalin arzusu muydu, yoksa bir çeşit korkularıyla yüzleşme isteği mi?...” Nathalie Marchal, hızlı serbest-solo çıkışları ve kontrollü serbest düşüşleri üzerine birçok videosunu izlediğimiz Dan Osman hakkında hazırladığı makalesini bizlerle paylaşıyor.
Beş, dört, üç, iki, bir...
Dan 381 metrelik uçurumdan kendisini fırlattığında, onu sırf eğlencesi için şaşkınlıkla izledim. Düşerken elinde bir kamera tutuyordu, böylece düşüşü boyunca ona eşlik etmemizi sağlıyordu. İp inişini durdurduğunda bağırdı: “Bu ne hız!”. Dan Osman tam olarak hız peşinde koşuyordu, bu yadsınamaz.
Yıllar boyunca farklı tırmanıcıların birçok tırmanış gösterisini izledim. Ama hiçbiri benim için Dan’ın maceralarından daha fazla esin kaynağı olmadı. İlk kez onun tırmanış başarılarından derlenmiş bir videoyu gördüğümde büyülenmiştim. Hiç durmadan onu tekrar tekrar izledim. Vinçlerini kurarken, köprülerden atlarken, VIII+’lık Fire in the Hole’u (Boşluktaki Ateş) solo çıktığı sırada, bir oyukta tek diziyle iki elini de serbest bırakmış vaziyette dinlenirken, 122 metrelik bir rotayı 4.25 dakikada tamamlarken, veya bir şelalede tırmanırken. Onu, olası her şekilde kayalardan atlarken şaşkınlıkla izledim: ters, takla atarak, kaykayla ... vs. Nasıl bir adam bu kadar inanılmaz becerileri üstlenmeye cesaret edebilirdi? Onu motive eden şey neydi? Bu sadece adrenalin arzusu muydu, yoksa bir çeşit korkularıyla yüzleşme isteği mi? Daha fazla bilmem gerekirdi. Nette aramaya başladım, ölümüyle ilgili makaleleri ve Andrew Todhunter tarafından yazılmış biyografisini okudum.
Dano, -arkadaşları ona böyle seslenirdi- 80’lerin ortalarında liseyi bitirdikten sonra Yosemite Parkı’nda sıradan bir tırmanış tutkunu olarak tırmanışa başladı. Sadece karnını doyurabilecek ve tırmanabilecek kadar çalışır, zamanının çoğunu kayada geçirirdi. O ve kız arkadaşının o zamanlar küçük bir kızları vardı, Emma.
1989’la birlikte tırmanışa olan tutkusu yeni bir aşka yol açtı. X- derecesindeki Cave Rocks’ta (Mağara Kayaları), -o “The Phantom Lord” (Hayalet Lord) diye adlandırmıştı- tırmanırken 50 kereden fazla düştü ve düşmenin tırmanmaktan daha fazla heyecan verici olduğunu keşfetti. Sonraki on yıl içinde, özenle, onun daha önce hiç denenmemiş düşüşler denemesini sağlayan sofistike bir tırmanış ipi ve bir düğüm sistemi hazırladı. Osman tüm atlayışlarını titizlikle planlardı. Kesinlikle hiçbir hata payı bırakmazdı. İpin esnemesinden düşüşün açısına kadar her detayı göz önünde bulundururdu. Bu tarz yüksekliklerden atlamak için tüm ipler çarpmanın gücünü eşit bir şekilde dağıtmalıydı. Öte yandan onun sıfır hata toleranslı sistemi, düşüşü yere çok yakın bir mesafede durdurmanın avantajına sahipti. “Dano’nun sisteminde ip sizi tutmadan önce yere çok yaklaşıyorsunuz, bu beni gerçekten korkuttu. Atlayış tek kelimeyle muhteşemdi, çünkü serbest atlamada olan rahatlık payı burada yoktu.”, yorumunu yaptı Gambalie, Dan’ın suç ortaklarından biri.
Ama hiçbir şey onun için yeterli değildi. Sürekli olarak atlayışlarını biraz daha ileriye zorlama ihtiyacı duydu. Ve sonunda kaçınılmaz olan gerçekleşti. Ekim 98’de, Dan o ana kadarki en büyük atlayışını yapmak için hazırlanıyordu. Yosemite Parkı’ndaki Leaning Tower’dan (Eğik Kule) atlamak için bir teçhizat kurdu. 335 metrelik bir atlayışın ardından yerden 45 metre yukarıda durmayı planladı. Teçhizatını 183 metrelik bir atlayışla başlayarak test etti ve bunu 228, 243, 259 ve bir 274 metrelik atlayışlar izledi. Hepsi yolundaydı. Bununla birlikte 26 Ekim’de oniki yaşındaki kızı Emma’dan bir telefon aldı. Kızı onun için endişelenmiş ağlıyordu. Derhal herşeyi bıraktı ve kızını görmeye gitti. İki gün sonra Yosemite’ye döndüğünde park korucuları tarafından nezarete alındı. Suçunun gösterileriyle hiçbir alakası yoktu. Osman genellikle günlük hayatın detaylarıyla uğraşmayı unuturdu ve bu durum en sonunda onu yakalamıştı. El koyulmuş bir ehliyetle araba sürdüğü için, ödenmemiş park biletleri yüzünden ... vs yakalanmıştı ve 14 günlüğüne Yosemite cezaevine gönderildi. Ta ki arkadaşları ve ailesi kefalet parasını toparlayana kadar.
Serbest bırakıldığında arkadaşı ve Masters of Stone IV ve Emma filmlerinin yapımcısı olan Eric Perlman'la birkaç gün geçirdi. Kendi evini Dan’ın kefaleti için gösteren Perlman, Dano'ya belki de bazı şeyleri yeterince fazla zorladığını söyledi ve bırakıp yoluna devam etmesini önerdi. Osman onayladı. “Sanırım bu, olaylar seni alıp götürmeye başlamadan önceki bir an meselesi ve benim önceden ayarlanmış bir tatili hakeden çok çetin bir gardiyan melekler gurubum var.”
20 Kasım'da Dan teçhizatı indirmek için Yosemite'e bir otostop çekti. Ama yukardayken, teçhizatı sökmek yerine Osman arkadaşı Milles Daisher tarafından takip edilen 281 metrelik bir atlayış yaptı. İpler yağmur ve kara maruz kalmalarına rağmen Everest'te kullanılan türdendiler, yani bu şartlara dayanıklı olarak üretilmişlerdi. Teçhizat hala iyi durumdaydı. Onun sökülmesi hakkında daha fazla konuşulmadı.
23 Kasım 1998'de, 35 yaşındayken öğleden sonra geç saatte, büyük atlayışını yapmak için Dan Leaning Tower'a tırmandı. Kolay olmadığını gördü. İki kez gerisayımı durdurdu, normalden daha fazla ip ekledi, ve son dakikada atlayışın açısını değiştirdi. Bu onun son atlayışı olacaktı. Raporlar açının değiştirilmesinin iplerde daha fazla sürtünme yarattığını ve bu yüzden eridiklerini belirtiyor.
Bazı insanlar onun sadece basit bir çılgın, sınırlarını bilmeyen bir adrenalin tutkunu, ve gençler için kötü bir örnek olduğunu düşündüler. Eş, dost ve arkadaşları onu daha çok hırslı iyi huylu bir birey olarak tanımladılar.
Dan'le hiç tanışmadım ama o beni bir şekilde etkiledi. Onun motivasyonunun ne olduğunun bir önemi yok, bazı yollarla benden bir parçayı şekillendiriyordu. Videolarını izledikçe beni daha cesur olmaya, eksiklerimle yüzleşmeye teşvik etti. Başkalarını takip etmek yerine kendi yolumda ilerlemem ve kendi tutkularımın peşinde koşmam için beni zorladı. Ayrıca bana olayları iyice düşünmeyi ve sonra onları harekete geçirmeyi öğretti.
Hayatım boyunca yeni veya zor şeyleri denemekten genellikle korktum. Bir tırmanıcı olarak, rahat ettiğim yerde kalmak gibi bir eğilimim vardı, zar zor sınırlarımı zorlardım. Her zaman kendimi çok zorlamamak için çeşitli bahanelerim vardı: Çok geç yaşta tırmanışa başladım, sakatlanmıştım, çok kısaydım, yeterince esnek değildim, yorgundum veya o gün çok fazla yemek yemiştim, ve liste daha da uzatılabilirdi. Onun yapılamaz kabul edilen şeyler için sınırları zorlamasını izlemek, sınırların en başta zihinsel olduğunu farketmemi sağladı. Eğer birşeyin başarılabilir olduğuna inanırsanız ve olayları o doğrultuda düşünürseniz, herşey mümkün.
Bunun yanında bu değerli ders tırmanışla sınırlı değil, bir bireyin hayatının her yönüne uygulanabilir. Dünya kontrolsüzce spin yaparak alçalıyor gibi geldiğinde, iktidarlar ülkeleri sömürüp böldüklerinde, şirketler gezegenimizi yakıp yıktıklarında, bahanelerde rahatlığı bulurum. Kendi kendime bu problemlerin benim üstesinden gelmem için çok büyük olduklarını, benim bir değişikliği ayaklandırmak için aciz olduğumu söylerim. Ama Dan Osman bana pozitif değişimin ulaşılamaz görünmesine rağmen belki de başarılabilir olduğunu hatırlatıyor. Tek gereken inançlı bir atılım...
Nathalie Marchal
İletişim: nathaliemarchal.fr[at]gmail.com
Aşağıdaki linklerden Dan Osman'ın birkaç serbest-solo tırmanış ve serbest atlayış videosunu izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=Fpm0m6bVfrM
http://www.youtube.com/watch?v=viy9pWTGNys&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=0zTESi92Lm0&NR=1