Dolomit tırmanış hayallerine ilk 2008 de başlamıştık ama olmadı. Ta ki 2013 ocak ayı soğuk bir kış gecesi Zorbey’in Verdon sunumunu izleyene kadar. O gece titreyip kendimize geldiğimiz gece oldu ve arkadaşım Ayhan ‘ın destekleri sayesinde Zorbey ile gerçekçi Dolomit faaliyeti planlarımıza başladık. Şehirde beraber motivasyon tırmanışlarına devam ederken, ben gençlere yetişmek adına ekstra antrenmanlara da başladım. Bursa miks tırmanış şenliğine beraber gittiğimiz Alper’i de kattık ekibe. Olduk güzel bir üçlü. Aslında bu antrenmanlar bahanesi ile yurdumun nadide tırmanış bölgelerinde de yapmayı hep istediğim ama yapamadığım tırmanışlar yaptım. Mesela Eskişehir-Sivrihisar da çok güzel geleneksel tırmanışlar yaptık Zorbey ile.
Her şeyi planladık. Biletler, vizeler hazır(güya). İtalya-Bergamo’ya uçacağız ve havaalanında araba kiralayıp oradan Dolomitlere. 8 gün tırmanışımızı yapacağız ve kalan zamanı da Arco da geçirip dönüş. Ama olmadı tabi. Önce dolomitlerde hava bozduğundan Arco planını öne aldık. Olsun dedik, bozmadık morali. 06.07.2013 de Bergamo’ya uçtuk. İşte orada basit planlama hataları ile araba kiralayamayışımız bizi bayağı bozdu 3 saat de varmayı planladığımız Arco ya 12 saatte vardık. Hem de otobüs-tren, tren-otobüs, taksi 23.30 da fazla bir şey görmeden zoo campinge yerleştik. Sabah uyanınca gördüğümüz manzara tüm yorgunluğumuzu almaya yetti neyse ki. Sabah kasabada turladık camping yakınlarında birkaç rota tırmandık. Zorbey 9+ 10- bir rotayı 12 yaşındaki İtalyan tırmanıcı kızın tırmanışını izledikten sonra flaş ilk denemesinde çıktı. Sonra ertesi gün gireceğimiz çok ip boylu geleneksel rotayı inceleyip kampa döndük.
Ertesi gün biraz geç kalktık. Kahvaltı falan derken rotaya da geç girmiş olduk. 15:00 gibi rotanın dibindeydik. Rotanın adı WHITE CRACK 1979 yılında R.Bassi ile L.Giacomelli tarafından açılmış. 300m, 9ip boyu, en zor ip boyu 7 derece. Üç kişilik tırmanış koordinasyonu, birbirimize alışma derken 8 saat süren bir tırmanış. Ve saat 23:00 da zirvedeki dev hacda bulduk kendimizi. Bir iki foto, oğlumun ve kızımın babalar gününde hediye ettiği çakının kalemi ile(iyi ki yanımızdaydı) zirve defterini yazdık. Karanlıkta nasıl ineceğimizin kaygısını içimizde yaşarken bir de baktık ki kocaman işaretlenmiş otoban gibi patika bizi bekliyor. Patika 10 dakikalık yürüyüşle bizi Arco’nun göbeğindeki güzelim pizzacıya ardından tek açık olan mekan Kedi Bara götürdü. Gece burada biraz uzun sürdü. Barın tüm renkli içkilerini deneyerek kalan günlerimizin planlarını yaptık.
Ertesi sabah ben ve Zorbey Arco’nun rockmaster festivalinin ve bir zamanlar dünya şampiyonalarının yapıldığı, dünyanın en eski ve meşhur yapay duvarında antrenmana devam ettik. Alper’de araba kiralama macerasına devam etti fakat o konuda yine başarılı olamadık. Öğleden sonra buluşup Arco’da biraz alışveriş, siparişler ve tekrar Arco gece hayatı.
Sabah kalkıp kampımızı topladık, otobüsle Mori’ye hareket ettik. Orada nihayet araba kiralayabildik ve Dolomit kasabası olan Canazi’ye gittik. Buradan, kamp ve tırmanış yükü ile, iki saatlik yürüyüşle Marmolada bölgesinde tırmanacağımız rotalara en yakın, Benvenuti al Contrin dağ evine vardık.
Tabi buraya varmamız akşam 20.00’yi buldu. Dağ evinde ertesi gün için hazırlıklarımızı yaptık. Hedefimiz Marmolada kitabında seçtiğimiz bir Messner rotası. Erkenden yattık, heyecandan uyumak kolay olmadı ama… Ertesi sabah saat 4.00 da kalktık, kahvaltı, ardından rotanın dibine doğru yemyeşil çayırlarda yürüyüş. Dağ yaklaştıkça cazibesi seni içine çekiyor ve sende hayranlıkla onun manzarasında büyülenerek ilerliyorsun.
Rota ve dağ uzaktan bu kadar büyüleyici olmasına rağmen, yaklaştıkça gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldık. Kar, biraz daha yükseldikçe buz ve duvarların üstünde su akıntıları. Bu rotaya çıkmayı çok istememize rağmen buz etabına geldiğimizde durup durum değerlendirmesi yapmak zorunda kaldık ve dönmeye karar verdik. Çünkü yanımızda buz ile ilgili hiç bir şey yoktu. Kaldı ki buzu geçsek bile duvar su içerisinde idi. Dönüşte Heydi’nin dedesinin çiftliğinde branç yaptıktan sonra Dağ evine döndük. Dağ evindeki genç veliaht dağcısına sorduk “biz yanlış sezonda mı geldik” diye. Ondan aldığımız bilgilerle doğru sezonda geldiğimizi fakat bu sene mayıs ayında çok kar yağdığından rotalarda şu an çok kar olduğunu öğrendik. Tavsiyesine uyup biraz daha aşağılara Sella bölgesine indik. Aslında biz de geldiğimiz gün dağ evinde bizden başka tırmanıcı olmayınca işkillenmiştik ama... keşke bu konuşmayı önceki gün yapsaymışız.
Tası tarağı toplayıp biran evvel aşağı Canazei kasabasına indik. Orda biraz alış veriş, Sella bölgesi ile ilgili kitapçılarda biraz araştırma… Gözümüze kestirdiğimiz bir İtalya guide book alıp Sella bölgesine hareket ettik. Yolda guide book ta ‘Hımm, güzeell’, dediğimiz rotalara bakıp inceleyerek ertesi gün için fikir edinmeye çalıştık. Bunların arasında bize uygun olan 2001 yılında E.Boldrin ve E.Egger tarafında açılmış 300m uzunluğunda 9 ip boyu, en zor ip boyu VIII+ alpin spor olan Via le moto dal Sella rotasını seçtik.
Bunun altında durup rotayı biraz inceledikten sonra. Kalmayı planladığımız dağ evi Passosella’ya doğru hareket ettik. Burası 2300 metrede tam olarak geçit denilebilecek bir yerde, güzel bir dağ evi. Güzel bir akşam yemeği, ertesi sabah kahvaltı, akabinde yarım saat sonra rotanın dibinde emniyet kemerimi giymiş malzemeleri takıştırıyor iken buldum kendimi. Çok hoş bir lüks. Tırmanacağımız rotayı incelerken etrafımızdaki diğer rotalarda bir çok başka bölgelerden gelmiş tırmanıcılar dikkatimi çekti. Herkes bizden önce gelmiş ve tırmanmaya başlamış bile. Saat 10.00 sularında başladı tırmanışımız, 9 saat sürdü ve tüm ip boyları onsight tırmanıldı. Saat 7.00 civarında zirveden yine güzel bir patika ile aşağıya indik. Yine yarım saatte dağ evimizin güzel manzarasında biralarımızı yudumluyor bulduk kendimizi.Tabi ki yine yarının planları. Üç kişi tırmanmanın yıpratıcı olduğuna karar verip yarından itibaren ikişer kişilik ekip olmaya karar verdik. İlk ekip Zorbey ve ben, rotamızı seçtik. 1978 senesinde E.Stuflesser ile F.Prinoth tarafından açılmış altı ip boyu, en zor ip boyu IX+ olan büyük negatifli güzel bir hat Grödnerführe. Sabah yine dağ evinde güzel bir kahvaltı. Sanırım bu rotaların dibinde konforlu güzel bir dağ evi bizde alışkanlık yaptı. Yine çok kısa bir sürede rotanın dibindeydik. İlk iki ip boyunu Zorbey tırmanacak sonraki iki ip boyunu ben ve o büyük negatifi Zorbey tırmanacak şekilde planlayıp tırmanışa başladık. IX+; zor iş. Önce kasları ısıtıp o seviyeye getirmek lazım. Birinci ip boyu VII-, ikinci ip boyu VIII+. Zorbey bu ip boylarını kasları yaka yaka onsight tırmandı, arkasından ben iki tane V+ tırmandım. Zorbey bir tane VII- tırmanıyor ve nihayet 2 saatin sonunda o büyük negatifin altına gelmiş olduk.
Biz bu işlerle uğraşırken, aşağıda dinlenme gününün tadını çıkaran Alper ile sonradan Almanya’dan bize katılan Yalçın gerek fotoğraf çekerek gerekse tezahüratlarıyla bizi iyi motive ettiler. Sağ olsun var olsunlar. Zorbey hazırlanırken rotayı inceledik biraz, tutamakların çoğu ıslak!! Biraz yeme içme ve Zorbey başladı tırmanmaya. Rotanın eski oluşundan, çok denenmiş. Özellikle yapay tırmanıcılar baya sikke çakıp bırakmışlar. Nerdeyse bizim Parmak kaya klasikteki kadar vardı sikke ve bir o kadar da bolt. Çok istemesine ve yakın olmasına rağmen ilk denmesinde ıslak tutamaklar Zorbey’i üstünden atınca Zorbey’de rotayı düşe kalka bitirip istasyona vardı. Sonra tekrar ben onu aşağıya indirirken o da her tutamakta durup üstündeki tişörtü çıkarıp tutamakları bir güzel kuruladı. Askı istasyonda bir mola verdik. Ve tekrar macera başlıyor. Cepler, ceplerden sonra birkaç tane arka arkaya monolar. Bu arada bu mono iş tam Zorbey e göre. Tekrar cep ve tekrar monolar bizim sesimiz vadiyi inletirken nihayet düşmeden üst istasyona varıyor Zorbey.
Sevinç bağırışları akabinde. Sıra bu aciz 90 kiloluk bedenimi yukarıya taşımaya geldi. 35 metrelik negatif bana bakıyor ben ona. Zorbey ipi yukarıya sabitledi bende jumar ile arkadan malzemeyi toplayarak ilerledim. Negatifin altındaki son malzemeyi aldığımda kayadan bir koşuşum vardı, görülmeye değer. Hemen hızla jumarlayarak İstasyona vardım ve birkaç zirve fotoğrafı. Aşağıdakilerin alkışları eşliğinde bir şeyler yiyip içip aşağı indik. Yine kendimizi başka bir Dolomit kasabasında pederin biralarını yudumlayıp rota hakkında konuşurken buluyoruz.
Ertesi gün Alper ile ben 1977 senesinde R.Callegrain, R.Galvagni tarafından açılmış 180 metre 6 ip boyu en zor ip boyu VII derece Carthago adlı rotayı seçtik. Sabah kahvaltıdan sonra yine rotanın dibindeyiz ilk üç ip boyunu Alper sonraki Üç ip boyunu ben lider tırmanıp 3 saatte rotayı bitirdik. Temiz iş.
Dağ evinde son gecemizden sonra sabah toplanıp tekrar Arco’ya geçtik. Orada hesabımız vardı. Ben Arco’da Dinlenme günümde iken Zorbey ile Alper pizzacının arka bahçesindeki duvarda, 300 m, arka arkaya zor ip boylarının olduğu rotayı tırmandılar. Ben pizzacıda bir elimde pederin birası, bir elimde fotoğraf makinası onları izleyerek anın tadını çıkardım.
Ertesi gün Zorbey i Mori’den Avusturya için trene bindirdik. Alper beni de Bergamo hava alanına maceranın başladığı yere bıraktı ve maalesef maceranın sonu geldi. Uçaktan dağları izleyip…
Desteklerinden dolayı Ayhan Özel’ e, fotoğraflar için Yalçın Tur’a teşekkürler…
Muammer (Mami) Yalçın