Brenta_Banner.jpg

Bundan tam 5 sene öncesi… Metrobüs camından dışarı bakıp biraz sonra gideceğim antrenmanın hayalini kurarak kendimi motive etmeye çalışıyordum. Üniversiteye hazırlandığım zamanlarda, sadece sosyal medyadan takip edebildiğim tırmanış dünyasına nihayet adımımı atabilmiştim. Tırmanışa başlayalı henüz birkaç ay olmuşken, bu yakınlarda yepyeni bir yarışma düzenleneceğini; amatör ya da milli sporcu fark etmeksizin herkese açık büyük bir organizasyon olacağını ve Türkiye’deki neredeyse tüm tırmanış camiasının orada olacağını öğrendim. Salonda bana yardımcı olan büyüklerimin ‘‘deneyim olur sana, mutlaka katıl.’’ tavsiyeleri üzerine kaydımı yaptırmıştım. Şansa bak! Tırmanışa başlayalı daha iki ay oluyor ve ben ilk yarışmama gideceğim. Soğuk bir cumartesi sabahı, saat 5 dolaylarında, zaten heyecandan uyuyamamış bedenimi yataktan kaldırmak çok da zor olmamıştı. O yaz kazandığım parayla aldığım ilk göz ağrım frictionlarımı, toz torbamı ve ihtiyacım olan bilimum eşyayı yanıma alarak sessizce TED Spor Kulübü’nün yolunu tutmuştum. Kalabalık, birbirine sarılan ve sohbet eden, ‘‘hadi senin o tutamak!’’ diye birbirini destekleyen onlarca insan; herkes oradaydı. Tırmanırken kollarımın ve bacaklarımın zangır zangır titrediğini hatırlıyorum. Rotaların zorluğundan mıydı yoksa heyecandan mıydı, emin değilim. O gece, yorgun vücudumla beraber kafamda kurduğum hayallerle tertemiz uyumuştum…

TED Boulder Cup, tırmanışa başladığım o ilk günlerdeki saf, heyecanlı ve meraklı halimi hatırlatır bana. Sonraki iki yarışmaya da ne iş ne de okulu bahane ederek ıskalamamıştım; organizasyonla beraber ben de büyüdüm, tırmanış camiamız büyüdü ve olgunlaştı. Tam ivmeleniyoruz derken, 2018 ve 2019 yıllarındaki yokluğuyla araya hasret girdi, özledik. Sanki koca tırmanış camiası bir liseymiş de, mezuniyet balosu iki sene üst üste iptal olmuş gibiydi. Neyse ki 2019’un bitimine az bir zaman kala, yarışmanın Instagram ve Facebook sayfalarından ‘‘tozlayın elleri!’’ minvalinde ilk gönderiler atıldı. Spor tırmanışın olimpiyatlarda boy göstereceği bu önemli yılda, bizim de hasretimiz son bulacaktı; TED Boulder Cup 4 geliyordu! İnternet üzerinden doldurduğumuz anket yardımıyla vatandaşın ne istediğini nokta atışı öğrenen Uğur Abi ve Evren Abla, kolları sıvayarak yarışmayı organize etmeye başladılar.

Gözler, yarışmanın sosyal medya hesaplarındaydı. ‘‘Ne zaman olacak?’’, ‘‘rota yapıcı kim olacak?’’, ‘‘kim bilir gene ne hediyeler dağıtacaklar!’’ derken rota yapıcımız açıklandı. IFSC şef rota yapıcılarından sağlam bir isim: Tomasz Oleksy. İnsan ilk başta bir çekiniyor, ‘‘ya bu adam dünya kupalarındaki gibi rota yaparsa?’’ diye. ‘‘Neyse ki deneyimli adam, e bir de Uğur abi var, rotaları bize göre kalibre ederler abi.’’ diyerek kendimi avutmaya çalıştığım doğrudur. Çok değil, sadece birkaç gün sonra yarışmanın ana sponsoru da belli oldu. Yüksek İşler’in Türkiye distribütörlüğünü aldığı Petzl’ın yarışmanın ana sponsoru olması heyecanımı giderek arttırdı. Daha ilk günlerden çıta yükselmişti.

Tam da bu sıralar, ben de Uğur abilere kendi çapımda yardım etmek istiyordum. Okulumun güz döneminde, Sportsnet Group binasında haftada bir derse gidiyordum. Televizyonlarda ve sosyal medyada gördüğümüz spor reklamlarının %90’ı buradan çıkıyormuş meğer. Ajansın stratejistlerinden, aynı zamanda hocamız Fırat abi, bir gün Sportsnet’in bünyesindeki ‘‘Spor 360’’ adlı bir spor kanalından bahsetti. ‘‘Bütün sporlara bu kanal açık, bir fikriniz veya sormak istediğiniz bir konu varsa bana ya da Koray abinize ulaşabilirsiniz.’’ O sıralar gündemde La Sportiva Beta Masters League vardı. ‘‘Acaba olur mu?’’ diye soran iç sesim, beni önce Fırat abinin yanına sonra da Koray abinin yanına kadar götürdü. Üzerinden çok geçmeden, Efe Can Sevil ve Arda Uruluer’i Spor 360’ta düzenledikleri yarışmayı anlatırken bulduk. Gündemde yine büyük bir yarışma var, ‘‘acaba Koray abiye sorsam mı?’’ diye düşündüm.  Aslında niyetim yarışmayı canlı yayınlatmaktı fakat o işler öyle kolay olmuyormuş. ‘‘Peki Koray abi, konuklar Spor 360’a gelse mesela, Türkiye’deki en çok katılımlı tırmanış yarışmasından bahsedilse nasıl olur?’’ Sonrası malumunuz, ortak günler belirlendi, Evren Abla ve Uğur Abi misler gibi canlı yayında Petzl TED Boulder Cup’ı ve tırmanışa dair şeyler anlattı. Bu yayını kamera arkasında sanki VIP’deymiş gibi izlemek ayrı keyifti benim için.

Yarışmaya sürpriz bir kadın tırmanıcının katılacağını da yayından öğrendik. Gelecek olan isim hem workshop yapacak hem de tüm hafta sonu bizlerle beraber olacakmış. E zaten yabancı şef rota yapıcımız var, bir de bizlere motivasyon olsun diye profesyonel sporcu geliyor, iyice şımaracağız sayın yetkililer haberiniz olsun. Tahminlerim Sloven olduğu yönündeydi, program çıkışı Uğur abi’ye ‘‘abi eğer Sloven ise ya Janja’dır ya da Mina Markovic’dir yoksa…’’ diye sayıyorum. Doğru şıkkı arada söylememe rağmen hiç çaktırmadı valla. Yarışmaya az bir zaman kala Instagram’dan atılan postlar ve Mina’nın ‘‘Türkiye’ye geliyorum!’’ hikâyesi ‘‘tahmin etmiştim he.’’ söylemlerimle devam etti.

Ana sponsor ve konuklar tamam. Diğer sponsorları da heyecanla öğrenerek geçirdiğimiz günlerden sonra nihayet yarışmaya sayılı günler kaldı. Ülkemizin doğusundan da gelecek olan dostlarımızla beraber tahmini 200 kişiyi bulacak bir yarışmadan söz ediyoruz. Ne kadar fazla ve çeşitli rota o kadar çok deneyim, heyecan ve rekabet. Peki, nereden bulunacak o kadar tutamak? Komşu, komşunun elementine muhtaçtır arkadaş! İstanbul’un emektar salonları DuvarX ve Boulderhane’ye ek olarak, Türkiye Dağcılık Federasyonu da bu noktada imdada yetişti.

Düzenli olarak DuvarX’te tırmanan birisi olarak aşina olduğum büyük tutamaklarda tırmanacak olmaktan ve farklı tarz rotalar deneyecek olmaktan dolayı mutluydum. Ne de olsa IFSC onaylı şefin elinden tırmanacağız. Heyecan büyük. Normalde gün içerisinde giyeceğim kıyafeti dahi sabah kalktığımda çekmeceden alelacele bulan ben, yarışmadan bir gece önce kenara ayırdım. Çanta çoktan hazırlanmıştı bile, sadece vakitlice yatağa girip temiz bir uyku çekmesi kalmıştı. Tabii heyecandan uyuyabilirsem.

Ve yarışma sabahı… 5 sene öncekine nazaran daha güneşli, tertemiz bir hava vardı. Tırmanırken beni gaza getiren favori Türkçe rap listemi açarak Ted Spor Kulübüne doğru hızlıca yol aldım. Vardığımda Uğur Abi ve Evren Ablayla ayaküstü tatlı bir sohbet sonrası yarışmanın yapılacağı salona girdim; normalde tırmanış ve eskrim antrenmanlarının yapıldığı büyük bir salon ama benim için orası sürekli yarışmaya özel ayrılmış gibi geliyor. Hakem, rota yapıcı ve müzik sisteminin olduğu masalar, çeşit çeşit sponsorların açtığı stantlar, arkada biraz sonra kurulacak slack-line bölgesi, orta alandaki minderde yarışmanın başlamasını bekleyen gözler. Hem birbiriyle hasret gideren hem de rotalardan gözünü bir türlü ayıramayanlar. Özlenen ortam, özlenen yarışma…

Listeler koridordaki duvara asıldı, hakemler rota önlerindeki yerine geçti ve yarışma başladı. Elemeler toplamda dört seanstan oluştu ve her grupta yaklaşık 30-40 kişi kadar tırmanıcı vardı. Ben C grubundaydım ve nereden baksan 4 saatten fazla vardı sıramın gelmesine. Ted kulübünün en sevdiğim yanı, bazen çok güzel tenis maçları oluyor ve elemelerin olduğu gün Senior tenis turnuvası da varmış. Arada bir tenis maçı izlemeye kaçtığım doğrudur.

Kolay rotaların olduğu duvarlarda tahmin edersiniz ki bir miktar yoğunluk vardı. Hakemin elindeki sporcu kağıtlarını görünce sıraya girmekten vazgeçmiş bile olabilirsiniz ama rotalarda sürekli bir sirkülasyon vardı; biraz bekleyince sıra hemen size gelip o duvardaki istediğiniz rotaya denemenizi yapabiliyordunuz.

B grubunu izliyordum, biraz sonra sıram geleceği için beta avına çıkmıştım ama bir anda gözüm başka bir şeye takıldı. Mina Markaovic salondaydı; Tomasz Oleksy ve Uğur abilerle beraber bir zamanlar Rustam Gelmanov’un oturduğu yerde oturuyordu ama bir anda mindere yakın bir yerde elinde esneme bandı, hemen yanında toz torbası ve frictionlarıyla duruyordu. ‘‘Bir dakika, Mina bizle beraber mi tırmanacak?’’ diye dememe kalmadan özellikle kadın tırmanıcıların yoğunlukta olduğu bölgelere gidip oralarda tırmanmaya başladı. Ve öyle yalandan da değil, ısrarla rotaları deneyerek tırmanıcılara eşlik etti. Bir dünya şampiyonuyla aynı ortamda tırmanıp aynı karede olmak... Sanırım bir dünya kupalarında bir de TED Boulder Cup’ta nasip olur.

Elemelerin olduğu gün, tırmanış camiamızdan sevgili doktorumuz Durukan Türe’nin ‘‘Tırmanışta Sıkça Karşılaşılan Sakatlıklar’’ başlıklı söyleşisi gerçekleşti. Bu tarz söyleşilerin Ted Boulder Cup’ın bir parçası olması kesinlikle çok mantıklı. Hadi itiraf edelim, son iki gruptaysanız ya da tüm gününüzü buraya ayırdıysanız sabahtan akşama kadar o ortamda oturup aynı rotaları tekrar tekrar izlemek bazen sıkıcı olabiliyor. Söyleşiler, konuşmalar ve küçük interaktif etkinler ilerleyen yıllarda Ted Boulder Cup’ın bir parçası olabilir. Sevgili Durukan Türe’ye bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim.

Yorucu geçen eleme turunun ardından erkeklerde Ali Keskin, Ozan Atasoy, Ahmet Güner, Sarp Şahin, Uğur İlerigelen ve Yasir Sarın; kadınlarda Begüm Kazazi, Hazal Öztürk, Duru Güneş Yalçın, Ayşe Narmanlı, Buket Akça, Duygu Dilaver Bingöl finale adını yazdıran isimler oldu.

8 Mart’ta Türkiye’nin en büyük tırmanış yarışması organize edilmesi ve bu güne Mina Markovic’in sunumuyla başlamak mı? Alışkın değiliz biz böyle şımartılmaya…

Mina ile samimi bir söyleşiden sonra kadınlar final başladı. Neredeyse tamamı sloplardan oluşan rotalara şöyle bir bakınca, Olesky abimiz eksik noktamızı biliyormuş da ev ödevi vermiş gibiydi. Sadece 2 rotanın top gördüğü kadınlar final etabında Begüm Kazazi birinci, Hazal Öztürk ikinci ve Duru Güneş Yalçın üçüncü oldu.

Kadınlar final turundan sonra temiz havada Türk insanın en sevdiği yemek kavramı ‘‘açık büfe’’ ile karınları doyurduktan sonra merakla beklenen erkekler final etabına geçtik. Finalde o kadar güçlü ve başarılı sporcular var ki, her an her şey olabilirdi. İlk rotada ‘top’ birçok yarışmacı tarafından görüldükten sonra, ‘‘tamam bizimkiler motive oldu, basar giderler’’ dedik. Yarışmanın ilerleyen dakikalarında 3 sporcu da başka rotalarda tırmanıyordu birini izlerken diğer yarışmacının yaptıklarını kaçırmamak için pür dikkat yarışmayı izledik. Diğer rotalar ilk rotaya nispeten daha zordu ve yarışmanın kaderini bu rotalardaki zone sayıları belirledi. İki gün üst üste efsane efor, saygılar. Yarışmayı, adından sıkça söz ettiren Türkiye’nin genç sporcusu Ali Keskin birinci tamamlarken, Ahmet Güner ikinci ve Ozan Atasoy üçüncü olarak tamamladı. Sonrasında ödül töreninde arkadaşlarımızın kazandıklarına şöyle bir gıpta ile baksak da, kolay kazanmadıklarını hepimiz biliyoruz. Çok daha fazlasını hak eden, finallerde yarışan tüm abilerimi, ablalarımı ve dostlarımı tebrik ediyorum.

Çekilişte belki bir şeyler gelir diye, memleket kokan sporcu numaramı özenle saklamıştım ama şans bu sefer bana gülmemişti. Bir dahaki sefere artık.Yarışma bittiği için hafif buruk ama fazlaca yorgun bedenim ve gaza gelmiş tırmanıcı ruhumu artık eve götürmenin zamanı gelmişti. Hazır korona gelmemişken çıkarken karşılaştığım herkesle rahat rahat vedalaşarak yarışmanın olduğu salondan ayrıldım. Son kez yarışmanın olduğu o ortama baktım ve ‘‘özlemişim be!’’

Berkay Beyazkaya

İletişim:

beyazkayaberkay[et]gmail[nokta]com

 

Gezerbros tarafından çekilen tüm fotoğraflara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.