Brenta_Banner.jpg

4  Haziran 2021 günü saat 12:30 civarında Aladağlar’ın önemsiz zirvelerinden birisi olan İkibaş’ın kuzey kar kulvarının bir olasılıkla ilk çıkışını yapıp (*) kulvarın sonundaki, iki zirveyi (başı) ayıran bele gelmiştik. Sabah 07:00 gibi Alaca Yayla’ya kurduğumuz kamptan hareket etmiştik.

Bu tırmanış şimdiye kadar dağcılık konusunda ileri sürdüğüm neredeyse bütün önermelerin pratik olarak hayata geçmesi gibiydi.

Neydi bunlar:

1 – Dağcılık benim için bir oyun, profesyonel değilim ve bu işleri tüm ömrüm boyunca sırf kendi keyfim için yaptım ve zaman zaman da çok büyük zevk aldım. Kısacası, birincil amaç ego bazlı değildi.

2 – Dağcılıkta en zor olanları yapamıyorsanız bile hala yapılabilecek “sonsuz” sayıda tırmanış bulunuyor ancak bunları, özellikle de Türkiye’de, arayıp bulmak ve hayata geçirmek ne yazık ki büyük emek gerektiriyor. Bu yaptığımız tırmanış tam da bu şekilde sözünü ettiğim kategoriye giriyordu.

3 – Açıklamak gerekirse, oturduğum köşeden Türk dağcılığına baktığımda, bir yandan büyük ekipler halinde yapılan, deneyimli bir ya da birkaç lider dağcının kalabalık bir ekibi tek bir zirveye götürdüğü (ve geri getirdiği) Aladağlar Eznevit’ten başlayıp, Hasan Dağ, Ağrı, giderek de Elbruz ve Demavend’e uzanan etkinlikler görüyorum. Bu etkinlikler ticari turlar olabilir ya da dağcılık kulüplerinin düzenli faaliyetleri olabilir. Diğer yandan da iki kişilik alpinist ekiplerin çıktıkları duvarları görüyorum.

Dikkat edilirse ya da batılı bir gözle bakıldığında, bu iki gurup arasında kalan büyük bir boş alan göze çarpıyor; iddiasız ikili, üçlü ekiplerin, zorluk derecesi asla ciddi bir alpin çıkışa karşı gelmeyecek, ama dağcılık tekniklerinin kullanıldığı, doğal tırmanış hatlarını izleyen, yaratıcı ve çok keyifli tırmanışlar. Bir anlamda, eski usul dağ tırmanışları.

Bu tırmanışları yapabilecek onlarca insan tanıyorum, ama çok azı 4 Haziran’da Vedat ile yaptığımız türde bir tırmanışı hayal edip, planlayıp, tırmanmaya gidiyorlar. Sanırım beceremeyecekleri ya da giderlerse tırmanışı beğenmeyecekleri için değil, sanki akıllarına gelmiyor gibi duruyor (Bu gözlemimi herkesle tartışmak isterim).

Oysa tırmanmanın en büyük zevki, bir sonraki tırmanışın hayallerini kurabilmek, onları araştırıp geliştirirken kendi eksikliklerini (malzeme, teknik ve form anlamında) gidermeye çalışmak ve ortaya dağcılık estetiği açısından güzel bir tırmanış koyabilmek. Bu tırmanışın ilk kez yapılması güzel bir durum ama asla şart değil. Gene Vedat ile geçen sene çıktığımız Emler Batı rotası daha önce çokça çıkılmış ama bizim dağcılık anlayış ve yeteneklerimize göre harika bir tırmanıştı. Kısacası, güzel rotaları tekrar etmek ve bu rotalar için hayaller kurup, hazırlanmak da çok önemli.

SONUÇ

Ben hala dağcılığın temel motivasyonunun kendi başına yeterli olup, dağlara gidebilmek ve zirve tırmanışları planlayabilmek olduğunu düşünüyorum. Bu işin, bence, yapılabilmesi için uyumlu bir partnerle tırmanılması çok ama çok güzel oluyor.

Tırmanışımızın ayrıntılarını videomuzdan görebilirsiniz:

10.06.2021

Haldun Aydıngün

İletişim:

haldunaydingun[et]hotmail[nokta]com

(*) Dursun Şimşek 5 Aralık 2020 günü, kuzeyden yaklaşıp, farklı bir rota izleyerek aynı bele ulaşmış ve bu tırmanışı yeni bir rota olarak tanımlamış (www.dursunsimsek.com). Bizim çıktığımız hat ile sadece en yukarı noktada bir kesişmesi bulunuyor ve kar koşullarında tırmanılmamış. Ayrıca biz rotayı çalışırken bu tırmanıştan haberimiz yoktu, olsa en azından kulvarın altına yaklaşım konusunda faydalanabilirdik.