Robin Allason Hodgkin, 1916 - 2003
Robin Hodgkin'in de Türkiye dağcıları tarafından çok tanındığını zannetmiyorum. Hatırlarsanız, Demirkazık güney yüzündeki kulvarın isminin Hodgkin'siz söylenmesi üzerine, yazının ilk kısmında şöyle demiştim: "Robin Hodgkin gibi, 1930 ve 40ların en kuvvetli İngiliz tırmanıcılarından birinin adını göz ardı etmiş oluyoruz." Bu yazıda Hodgkin'i elimden geldiği kadar tanıtmaya çalışacağım. Fakat, Hodgkin'i tanıtmadan evvel, başarılarını daha iyi değerlendirmek ve takdir etmek için dağcılık yaptığı dönemi kısaca ele alayım istiyorum. Bu da bizi I. ve II. Dünya Savaşları arasındaki döneme götürüyor. Başlıyoruz...
Dünya savaşları arasındaki dönemde Britanya dağcılığı iki ana alanda faaliyet gösteriyordu: ilki memleketteki kaya tırmanışını ilerletmek ve diğeri Himalayalar'ın keşfi[1], ki özellikle göze çarpan Everest'e tırmanma macerası ile Eric Shipton ve Bill Tillman'ın keşifleridir[2]. I. Dünya Savaşı tüm sosyal ve kültürel teşebbüsleri sekteye uğrattığı gibi dağcılık ve tırmanış üzerine bir yıkım getirmişti. İngiliz dağcılığı savaş öncesinde yükselttiği standartlara ancak yirmi yıl sonra tekrar ulaşacaktı[3]. 1930'lu yıllarda üniversite öğrencileri arasında dağ yürüyüşü ve tırmanış yapanların sayısında önemli bir artış yaşanmıştı. Bununla paralel olarak 1930'da kurulan Gençlik Hostelleri Birliği[4] ilk on yılında 83,000 üyeye ulaşmıştı[5]. Savaşlar arası dönemde işsizlik sebebiyle ortaya çıkan boş vakitler, Gençlik Hostelleri hareketi ile birlikte işçi sınıfı tırmanıcı kavramının doğuşuna da yardımcı olmuştu. İskoç vakanüvisi Alastair Borthwick şöyle aktarıyor: 'sekiz yıl öncesine kadar temiz hava hala parası olan adamın malı, pek az kimseye açık olan bir lüks... doğa yürüyüşü bir avuç hevesli insanın hobisi, ve tırmanış ise zenginlerin sporuydu'[6].
Gayrıresmi işçi-sınıfı tırmanış kulüpleri ülke çapında türemeye başladı, ki bunlar arasında Sheffield Dağcılık Kulübü ve Glaskov'da Creagh Dhu Dağcılık Kulübü ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra sivrileceklerdi. Bu kulüplerin amacı daha köklü kulüplerinkinden belirgin biçimde farklıydı. Geleneksel kulüpler esasen sosyal karakterdeydiler, benzer sosyal çevreye sahip üyeleri için rahat bir çevrede eğlenebilecekleri toplantı ve yemekler düzenliyordu. Yeni kulüpler ise genç üyelerine bilgi, müşterek ulaşım, ucuz konaklama ve benzersiz bir sosyal ve siyasi eğitim sağlıyor, bunun yanında onları tırmanışla tanıştırıyordu. Bu ziyadesiyle bireyci yaklaşım, idari açıdan kolaylık sağlaması için yerel bölümlere ayrılmış üniter yapıdaki ulusal tırmanış kulübü yapısındaki kıta Avrupası modelinden belirgin biçimde farklıydı. İngiliz outdoor hareketi, küçük ve seçkin gelenekçi kulüpler dışında kararlı biçimde bağımsız, düzen karşıtı ve yoğun biçimde pasifist kalmıştır[7]. 1930ların başında yatışmakta olan ekonomik buhran yerini uluslararası gerilimler ve Almanya, İtalya ve Japonya'da büyüyen askeri vesayete bırakıyordu. Bu dönemde bile Britanya'da outdoor hareketi baskın solcu ve pasifist eğilimlerini koruyabilmiştir[8].
Ulaşımın kolaylığı ve ucuz konaklama tırmanıcıların İngiliz dağlarını çok daha sık ziyaret edebilmelerini olanaklı kılmıştı[9]. I. Dünya Savaşı'ndan önce tırmanıcıların çoğu Noel ve paskalyayı İngiliz Dağlarında, yazları ise Alplerde geçirirken arada kalan zamanda pek birşey yapmazlardı. 1930lara gelindiğinde ise çok sayıda tırmanıcı neredeyse tüm haftasonlarını Britanya'nın dağları ve kayalıklarında geçirir oldu[10].
Bu dönemde Geoffrey Winthrop Young'un Cambridge'de yaşamasının da tesiriyle Cambridge Üniversitesi Dağcılık Kulübünden birkaç yetenekli tırmanıcı çıkmıştı[11]. Fred Pigott, Morley Wood, Ivan Waller, Jack Longland ve Alf Bridge öncüler arasında yer alıyordu. 1928'de Longland Birch Tree Wall'u (VS 4c) lider çıktı. Bir sonraki yıl ise Bridge, Lean Man's Superdirect (VS 4c/5a) rotasını çıktı, onu Longland ve Waller takip ettiler[12]. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde en zor rota Scafell Orta Mahmuzu'ydu (E1 5b); şimdi ise Galler yamaçlarının en güzeline sıra gelmişti: Clogwyn Du'r Arddu, ya da tırmanıcılar arasında bilinen adıyla Cloggy[13]. Snowdon'un yamacında yer alan bu heybetli kayalık, sarp bir çıkıntı ile ikiye bölünür. Sol kısımda dik duvarları doruk noktasına kadar devam eden Doğu mahmuzu ve sağda ise kötü karıştırılmış oyun destesini andıran, kabaca üst üste binen kocaman bir kütle, Batı mahmuzu yer alır. İşte esas mücadele daima bu iki mahmuz için olmuştur ve hala olmaktadır. George Mallory de bu büyük kayalıkta çekingen denemeler yapmıştır[14]. Kayalığın savunmasında ilk gerçek anlamda delik 1927 yılında birbiri üzerine ardalanan bir dizi gritstone problemini kayalık ve köşeleri kullanmak suretiyle tırmanan Pigott öncülüğünde, üç keşif denemesinden sonra açılmıştı. Tırmanışın öncülerine göre kayalıktaki en kolay rotaydı çıktıkları (VS 5a), neden sonra anlaşıldı ki burası Scafell Orta Mahmuzundan sonra Britanya'nın en zor rotası addedilecekti. Artık büyük ödül İngiltere'nin en etkileyici uçurumlarından biri olan Batı mahmuzunun büyük meyilli pürüzsüz kayaları haline gelmişti. Nihayet 1928 yılında Jack Longland önderliğindeki Cambridge tırmanıcıları ve Rucksack kulübü takımı mahmuzun sol kenarında narin ve şık bir hattı tepeye kadar tırmanarak bu problemi çözmeyi başardılar: `The Longland's Climb' da (VS 4c) zorluğundaydı[15].
Böylece I. Dünya savaşı öncesinden, Robin Hodgkin'in ortaya çıkacağı 1930ların başına kadarki dönemi özetlemiş olduk. Yani, artık Britanya dağcılığının motorunu üniversite ve işçi-sınıfı kulüpleri oluşturuyor, her haftasonu kayalıklara akın eden binlerce kişi tırmanış zorluğunu kademe kademe yükseltiyor, bunun yanında yüksek dağlarda süren mücadeleyi izliyordu. Bunca bilgi Hodgkin'in tırmanış yaşantısını takip ederken ya da Hodgkin'e ait anıları aktarırken birçok kez karşımıza çıkacak. Evet başlıyoruz!
Robin
Robin Hodgkin köklü bir Quaker[16] ailenin çocuğu olarak 1916 yılında dünyaya geldi. Babası I. Dünya Savaşı'nın sonuna doğru Bağdat'da vicdani retçi olarak sosyal yardım görevi üstlendiği esnada hayatını kaybetti[17]. Ağabeyi Alan 1963 yılında Tıp, bir başka akrabası Dorothy Hodgkin is 1964 Kimya Nobel ödüllerini almışlardır[18]. Hodgkin, Oxford Üniversitesi (Queen's College)'a geldiğinde tarih 1934'ü gösteriyordu.
Dönemin en iyi tırmanıcılarından ve Alpine Journal editörlüğünü de üstlenmiş David Cox Hodgkin için diyor ki[19]:
"Daha önce ne kadar tırmanmış olduğunu bilmiyorum fakat, John Hoyland[20] gibi, o da başından beri diğerlerimizden daha iyi bir tırmanıcıydı, ve özellikle güven verici bir liderdi --kısmen yapamayacağını hissettiği birşeyi zorlamadığı için, kısmen de emniyetleri ayarlamadaki dehasından dolayı. Robin'in ardında tırmanırken VS zorluğuna teşebbüs etmek için büyük deneyim kazandım.''
Jack Longland, Hodgkin ve Hoyland için dönemin en güçlü İngiliz dağcı ekibi olurlardı demişti[21]. Hoyland'ın ölümünden sonra Hodgkin ve Cox kuvvetli bir ikili olmuşlardı. 'Kenarları sert malzemeyle kaplı ve ortasında iri başlı çivisi olan çivili ayakkabılar dönemin uygun dağcılık ekipmanı arasında sayılıyordu ve böyle ayakkabılarla tırmanmanın ayak yerleştirme hassasiyetini öğreteceği doktrininin somut bir örneğini oluşturuyorlardı'[22]. Robin ve Cox, bir seferinde günümüzde Britanya kaya tırmanışının simgesi sayılan Napes Needle'da bu şekilde tırmanırlarken yanlarında bir rotayı lider tırmanan yaşlıca bir adam onları fena halde azarlamıştı: 'çivili ayakkabılarla tırmanmanın sondan bir önceki tutamağa ne kadar zarar verdiğinin farkında mısınız? Sizden sonra gelecek kuşakları hiç mi düşünmüyorsunuz? Sizin gibi insanlar yüzünden...'[23].
İkilinin 1936 yılında Devon'daki Dewerstone üzerinde çıktıkları Climbers' Club Direct (HVS 5a) rotası dönemin en yüksek standarttaki teknik şaheser rotasıydı[24]. 1936 yılında Oxford Üniversitesi Dağcılık Kulübü (OUMC)'nden Cox, Robin ve iki dağcı daha bu sefer Oberland'a gitmişlerdi. planladıkları iddialı Jungfrau - Rottal rotası çıkışından sonra başlarına geleni bakın nasıl anlatıyor[25]:
" [...] Kulübede geçireceğimiz tek bir akşama yetecek kadar yemek vardı yanımızda, fakat fırtına kopunca fazladan 24 saati orada aç geçirmemiz gerekti. Hava ertesi sabah güzeldi, lakin Hoch Firn'den yukarı iz açarak yükselirken bozmaya dair her türlü işareti gösteriyordu. Jungfrau zirvesine vardığımızda ise patlamıştı. Bilmediğimiz klasik rotadan el yordamıyla iniyorduk, ki çok yavaş bir işti bu, saat akşam 7 civarında Jungfraujoch tren istasyonuna vardık. Orada bulunan insanlar bizi şaşırtıcı biçimde sıcak bir şekilde karşıladılar. Meğer ki kara bulandığımız için bizi, son iki gündür Eiger tünelinde süregelen, Hinterstoisser'in ekibini kurtarmak için destansı bir kurtarma operasyonuna katılanlardan zannetmişler. Doğrusu, o gün trajedinin son günüydü ve o ana kadar bizim hiçbir şeyden haberimiz olmamıştı.''
1937 yılı en kayda değer sezonları olacaktı[26] ve karla kaplı Pen y Pass'de beklenmedik ziyaretlerle paylaştıkları arkadaşlık ve keyifli tırmanışlar bunun işaretini veriyordu sanki:
"Geoffrey ve Len Young'ın beraberinde bir grup insan Cambridge'den gelmişlerdi - ki aralarında basının onları adlandırdığı şekliyle, yazık ki, "meşhur Mallory kızları"da vardı. Clare'le beraber Bedstead Gulley'i tırmandık... Clare kesinlikle cana yakındı -ve korku verecek kadar zeki- mavi, ışıl ışıl gözleriyle. Bizatihi Das Kapital'in önemli bir kısmını okumuştu, ki bir çoğumuz sadece bahsededururduk. Berridge ise daha nazikti, alnının üzerinde örülü kumral saçlarıyla. Her ikisi de kaya üzerinde güzel hareket ediyorlardı ve tahmininiz üzere alpin disiplinlerde becerikliydiler. Tırmandığımız kulvardan ve yeni arkadaşlığımızdan büyük keyif almıştım ve daha çok tırmanabilmek için sınavlar bittikten sonra yazın buluşmaya karar verdik.''
Açıkçası sizi bilmiyorum sevgili okur, ama beni epey heyecanlandırıyor şu ana kadar bahsettiklerim. Hinterstoisser'le aynı zamanda Eiger civarında olmak, Mallory'nin kızlarıyla kurulan arkadaşlık bağı ve sürekli tırmanış planları. Nerede kalmıştık... Yaz geldiğinde kamp yerleri Galler kayalıklarının şahıydı: Clogwyn D'ur Arddu. Gündüzleri tırmanıyor, akşamları ise Cox ve Robin bir çadırda, Mallory kardeşler diğer çadırda, birbirlerine sesli sesli Jane Austen'in gençlik gururu ve yanlış yorumlanan aşk temalı Emma kitabını okuyorlardı. Hodgkin'in Wall Finish'den Pigott rotasını çıkışı ile Batı mahmuzunun Great Slab (VS) traversi zamanın ötesindeydi. Cox ise Sunset Crack (VS 5a) adında yeni bir rota hediye ediyordu Clogy'ye[27].
Artık Robin, Britanya'dan çıkıp büyük dağlara yelken açmaya hazır sayılırdı, 'Bizi birbirimize bağlayan [Bob Beumont, John Jenkins, ve Michael Taylor] sadece yeni tırmanışların ihtimali değildi, fakat hepimizin kalbinde olan yüksek Asya dağlarının özlemini paylaşıyorduk. Himalayalar'a ne kadar yakınsa o kadar iyiydi' diyor Hodgkin[28]. John Jenkins ve Michael Taylor Birmingham üniversitesinden dostlarıydı ve Gallerde ara sıra birlikte tırmanıyorlardı. Ayrıca Alplerde bir takım ilk İngiliz çıkışlarına da imza atmış deneyimli dağcılardı. Hep beraber uzun yıllardan beridir İngiliz dağcıların ziyaret etmediği Kafkas dağlarına ufacık bir bütçeyle ortak bir Birmingham/Oxford ekspedisyonu düzenlemeye karar verdiler.
Ekspedisyon inanılmaz başarılar elde etti: Jailik (4,535m) güney yüzünde ve Adyrsu-başı (4,370m) kuzey sırtında yeni rotalar[29]. Bunlardan en önemlisi ise herhalde, Hodgkin'in lider tırmanarak kilit kısmını bir pandül manevrasıyla çözdüğü Kafkas dağlarının Matterhornu addedilen Ushba'nın güneydoğu sırtından yeni bir rota açmalarıdır[30]. Öyle ki, 25 yıl sonra bu başarılarından ötürü Robin, "Russian Master of Sport'' nişanı ile taltif edildi[31].
Adım adım yüksek dağlara yaklaşıyordu Robin. Kafkaslar'daki başarısı kimsenin dikkatinden kaçmamıştı. Zaten Himalaya veya Karakorum'a gitmek için planlar yapıyordu. Tom Longstaff ve Albay Strutt ile olan iletişimi bir yana, Tilman'la alışılmamış tarzdaki Everest yaklaşımına da katılmak konusunda diyalog halindeydi. 1938 Ocak ayında Grenoble'da Fransızca ve Coğrafya tahsili görürken bir kendisine Hindistan'dan bir mektup geldi[32]. Mektubu yazan James Waller o yıl için [1938] henüz çıkılmamış Masherbrum (7,821m) ya da başka bir ismiyle K1'ye gidecek bir ekspedisyon için Kafkaslar'daki 'gösterisi' ve Longstaff'ın tavsiyesi üzerine Hodgkin'i davet ediyordu, ki kendisi 1935 yılında daha sonra ilk başarılı Everest tırmanışını yönetecek John Hunt'ın da içinde bulunduğu bir Himalaya ekspedisyonu yönetmişti. Waller'ın planı, Nisan Mayıs ortasında Baltoro buzulu yerine güneyden dağa yaklaşıp hafif ve ufak bir grupla birlikte detaylı bir keşif yapmak ve ağır kar koşullarından muaf, mümkün olan en olası kayalık bir rotadan zirveye çıkmaktı. Shipton ve Tilman tarzı bu Alpin stil ekspedisyon, konfor pahasına hafiflik ve ekonomikliği ile kuşatma tipi ekspedisyonlara karşı avantajlı olduğunu göstermeye başlamıştı[33]. Ellerindeki malzeme 1938 için basit ve günceldi: II. Dünya Savaşı öncesinde olduğumuzu düşünürsek Vibram ayakkabı ya da naylon tırmanış ipleri henüz icat edilmemişti. Kaz tüyü yerine ise Shetland yünü kullanıyorlardı.
Başarılı geçen keşifler sonunda Güneybatı yüzü üzerinde 7,315 m.'de yedinci kampı kurdular. Çünkü bu yüzeyde büyük çığlar görünmüyordu ve üst kesimlerinde devasa buz yamaçları da yoktu. Malesef zirveye çok az kala kamplarını gömen çığdan kurtulup şafak vakti kopan kar fırtınası içinde zorlukla geri dönebildiler[34]. Bu kazanın ardından Robin ayak parmaklarının tamamını ve el parmaklarınn bazılarını kaybetti. Masherbrum, ancak 1960 yılında George Irving Bell and Willi Unsoeld tarafından çıkılabildi.
Masherbrum'dan döndükten sonra artık okul bitmiş ve Hodgkin eğitimci olarak çalışmaya başlamıştı. Başta kısa bir süre kendi mezun olduğu Quaker okulu Leighton Park'ta coğrafya öğretmeni olarak çalıştı[35]. Ardından Sudan Sosyal Hizmetler servisine katılarak 1939'da Hartum'a öğretmen eğitim enstitüsüne müdür olarak tayin oldu. Ancak bu dönemde bile parmaklarının eksikliği onu tırmanıştan soğutmamıştır. Sudan'dayken Ruwenzori (5,109 m), Mt. Kenya (5,199 m)'ye tırmanmaya gitmiş, Jebel Kassala üzerinde (VS) zorluğunda yeni bir rota açmış[36], ve Aladağlar'da Oxford'dan arkadaşı Sir Edward Peck ile birlikte bir dizi ilk tırmanış gerçekleştirerek bizlere Hodgkin - Peck kulvarını hediye etmiştir[37].
Hodgkin 1954 yılında Sudan'dan ayrıldıktan sonra İngiltere'ye döndü ve Jack Longland'ın tavsiyesiyle Abbotsholme, Derbyshire'da okul müdürlüğüne başladı[38]. Bu görevindeyken bile öğrencilerini kaya tırmanışına götürmüştür. 1956 yılında Cox ve Hunt ile beraber tekrar Oberland'da tırmanmaya devam ettiğini görüyoruz[39]. Şahsi görüşüm, Hodgkin'in yaşam boyu tırmanış görüşünü layıkıyla tatbik ettiği doğrultusundadır. Alpine Club 1999 yılında Robin Hodgkin'i şeref üyesi olarak seçmiştir. Sir Edward Peck gibi o da hem Alpine Journal'a düzenli olarak özellikle kitap değerlendirmeleri kısmında katkıda bulunmuş, aynı zamanda 1982 - 1985 arası Mount Everest Foundation başkanlığını üstlenmiştir[40].
Eğitimci kariyerine çok fazla değinmeyi düşünmüyorum, çünkü bu alanda da Hodgkin fazlasıyla üretken ve baskın bir rol almıştır; bu yüzden konuyu sadece tırmanışları ile sınırlandırmak niyetindeyim. Ancak dağcılık eğitiminin usta - çırak ilişkisi temeline dayandığı görüşünü benimsediğim için buna dair kısa bir sözüne yer vermek istiyorum:
"Çıraklık esastır. Gerçi saf biçiminde bunu nadiren görür ya da tecrübe etsek de bu eğitimi tanımlayan temel ilişki biçimidir. Bir başka rağbet gören, ancak yanıltıcı eğitim yöntemi vardır, o da ders anlatımıdır. Dersin elbette bir yeri vardır; özellikle çıraklık döneminden geçmiş ve hızlı biçimde yeni bilgiye erişim ihtiyacı olanlar için uygundur, ve en azından birliktelik ve rahat koltuklardan zevk alan yaşlı adamlar için hoşgörülebilir. Ancak genç öğrenciler ve çocuklar için, öğretmenin kürsüden ezbere okuması pek parlak değildir. Bununla birlikte eğer geçmişte başka şeyler yapmışsa - yükseklere tırmanmış ya da bir konuda bilginin sınırlarını ilerletmişse, belki bir miktar otorite kurarak on ya da yüz genç beynin bir süre için merakını toplayabilir[41]."
Son söz
"Sınırlara doğru gitmek daima bizim yazgımızdı; gidemediğimiz sürece aciz hale düşerdik. Sanırım akşam vakti tezek ateşinden tüten duman ilkel adama ne kadar tatlı geldiyse, kırk sene evvel dördümüz ateşin başına epey aç biçimde çömeldiğimizde yanan ardıç odununun çıkardığı koku o kadar güzel gelmişti; Uşba'nın yüce kale duvarları karanlıkta belirsiz biçimde ardımızda yükseliyordu; ve biz endişeli, ufak ve ümitli hissediyorduk. Ve eğer yapmasak da, ayaklarımızı özgürlüğün kıvrımlarına bastıran diğer adamlara minnettar hissetmeliydik -- Robin A. Hodgkin[42]."
13.12.2013
Ali Değer Özbakır
İleşim: aozbakir at gmail dot com
Dipnotlar:
[1] Unsworth, W., 1994. Hold the heights: The foundations of mountaineering, s. 306.
[2] Konuya dair ayrıntılı bi tarihçe için bkz. Isserman ve Weaver, 2008. Fallen Giants: A history of Himalayan mountaineering from the age of empire to the age of extremes, Yale University Press, 578pp.
[3] Thompson, S., 2010. Unjustifiable Risk?: The Story of British Climbing, s.123. Kitap içeriğinin bir kısmına http://books.google.com.tr/books?id=mYW8LAHLNzoC adresinden erişebilirsiniz. Yazar, I. Dünya Savaşı öncesinde İngiltere'de tırmanış sporunun savaşta en büyük can kaybı ve sakatlanmanın yaşandığı orta-sınıfta yaygın olduğunu ifade ediyor. Bu yüzden kendini toparlaması yirmi yılı bulmuş. Kıta Avrupasında ise tırmanışın baskın bir sınıfın meşgalesi olmadığından mütevellit kendini daha hızlı toparladığını ifade ediyor.
[4] The Youth Hostel Association
[5] Ibid., p. 128.
[6] Unsworth, loc.cit.
[7] Thompson, op.cit., p.130
[8] Ibid., p. 129. Ayrıca bkz. Hodgkin, R. Masherbrum in 1938. Alpine Journal, p. 221. Hodgkin, burada diyor ki: "[O] Oxford'daki Quaker kuzenlerimin birçoğunu tanıyordu. Hepsi de onun gibi komünist eğilimliydiler. Bir çoğumuz, 1930ların genç idealistleri olarak rengimiz böyleydi" ve yazının devamı. Ayrıca, Hodgkin, R., 2000. 1937 and the Pull of Ushba. Alpine Journal, p.15: "Bizatihi Das Kapital'in önemli bir kısmını okumuştu, ki bir çoğumuz sadece bahsededururduk".
[9] Bu konuya dair tirmanis.org'da yayınlanan `Ozbakir, A., 2012. Preuss'u nasıl okumalıyız, http://tirmanis.org/alpinizm/genel/preussunasilokumaliyiz.html yazısının 'Kentli orta sınıfın yükselişi, romantizm ve dağcılık' alt başlığına bakabilirsiniz.
[10] Thompson, loc.cit.
[11] Ibid., p.143
[12] Unsworth, op.cit., p.307
[13] Ibid.
[14] Ibid.
[15] Ibid., p.308. Ayrıca, İngiliz tırmanış zorluğu derecelndirme sistemi iki kısımdan oluşmaktadır. İlki rotanın genel zorluğu, ikinci kısım ise teknik zorluk. Konunun detayları için https://www.thebmc.co.uk/a-brief-explanation-of-uk-traditional-climbing-grades adresine bakınız.
[16] 1650 civarında George Fox tarafından kurulan bir Hıristiyanlık hareketidir ve barışçıl ilkelere sahiptir. Quaker inancının merkezinde İsa'nın doğrudan ruha etkidiği doktrini yer aldığı için formal papazlık ve her türlü ibadeti reddederler. Kaynak: Oxford Dictionary, online baskı.
[17] Perrin, J., 2003. Robin Hodgkin: Educationalist, Quaker and great mountaineer who ranged from the Caucasus to near-disaster in the Himalayas. The Guardian, 30 Ağustos 2003.
[18] Vallence, M. 2004. In Memoriam: Robin Allason Hodgkin, 1916 - 2003. AJ, pp. 375 - 392.
[19] Cox, A., 1980. Memoirs, AJ, pp. 92 - 93.
[20] Hoyland Hodgkin'in uzaktan kuzeni olup dönemin yıldız tırmanıcılarından biriydi. Longland's Climb rotasının ikinci çıkışı ona aitti ve daha sonra Cox'la birlikte 1934 Paskalyasında aynı rotanın berbat kış koşullarında tırmanışını gerçekleştirmişlerdi (Perrin, J., 1994. Treading lightly on cliffs and castles in the air. Obituary: David Cox. The Guardian.). 1934 yılında Mont Blanc Innominata sırtında hayatını kaybettiği zaman Oxford Universitesi Dağcılık kulübünden yeri zor doldurulacak bir boşluk doğmuştu.
[21] Valence, op.cit., p. 376.
[22] Cox, op.cit., p.90
[23] Ibid.
[24] Perrin, J., 1994. Treading lightly on cliffs and castles in the air. Obituary: David Cox. The Guardian.
[25] Cox, op.cit., p.94
[26] Hodgkin, R., 2000. 1937 and the Pull of Ushba. Alpine Journal, p.15
[27] Valence, op.cit., p.376
[28] Hodgkin, loc.cit.
[29] Bu ekspedisyon Alpine Journal, 1938 cildinde, J. Jenkins tarafından kaleme alınmıştır: Jenkins, J. R. A Light Expedition to the Central Caucasus, 1937. Alpine Journal, v.50(1938), pp. 12-33. Bunun yanında Hodgkin, R., 2000. 1937 and the Pull of Ushba. Alpine Journal, p.14 - 22'de Hodgkin'in 37 yazına dair anılarını ve daha fazla detayı bulabilirsiniz.
[30] Uşba'ya ait tarafımdan kaleme alınmış kısa tanıtıcı bir yazı için http://dagdelisi.wordpress.com/2013/12/02/ushba-4690-m/ adresine bakınız.
[31] Cox, op.cit., p.97
[32] Hodgkin, R., 1998. Masherbrum in 1938. Alpine Journal, pp. 218 - 224 + fotoğraflar.
[33] Himalayalarda alpin tarzın öncüsü Shipton için Türkçe şu yazıya bakabilirsiniz: Ozbakir, A.D., 2013. Eric Shipton. Dağ delisi, http://dagdelisi.wordpress.com/2013/03/28/eric-shipton/
[34] Ekspedisyon raporu ve fotoğraflarına Brown, T.G., 1940. Masherbrum, 1938. The Geographical Journal. v. 95, pp. 81 - 91 referansı ve Roberts, J.O.M., 1939. The attempt on Masherbrum. Himalaya Journal. v. 11, http://www.himalayanclub.org/journal/the-attempt-on-masherbrum-1938/ adresinden ulaşabilirsiniz.
[35] Perrin, 2003. loc.cit
[36] Howard, T., 1988. Sudan Saga. Alpine Journal, pp. 152 - 154
[37] Özbakır, A.D., 2013. Hodgkin ve Peck, Kısım 1. tirmanis.org. http://tirmanis.org/alpinizm/genel/hodgkin_ve_peck1.html ayrıca makalenin 15 numaralı dip notunda Aladağlar tırmanışlarının bir listesini bulabilirsiniz.
[38] Vallence, 2004. op.cit., p. 378.
[39] Hunt, J. 1991. More about the fifties. Alpine Journal, pp. 113 - 119
[40] 1999. Alpine Club Notes, Alpine Journal, pp. 347 - 359
[41] Hodgkin, R., 1981. Mountains and education. Alpine Journal, pp. 201.
[42] Ibid., p. 211.