Bir Kaynaklar Kaya Tırmanış Şenliği'nin ardından yine şehrin kalabalığına, rutin işlerimize geri döndük. Fiziksel olarak masanın karşısında, sandalyenin üstünde oturuyorum ama kafam hala o güzelim doğa ortamında. Kaynaklar bu yıl da bizi mahvetti. Üç günlüğüne şehir hayatından kopardı ve sonra parçalanmış eller, güneş yanıkları ve yorgunluk içinde oraya geri gönderdi. Bu yıl üçüncü kez katıldığım şenlik sanki her yıl daha da güzelleşiyor, profesyonel bir yapı kazanıyor. Zorbey(Aktuyun) ve Evren'in (Kirazlı) açtığı yeni sektörlerle[1] ve şenlik havasına katılan çok iyi düşünülmüş ufak dokunuşlarla albenisi giderek artıyor. Gelemeyenler, eğer üzülüyorsanız "Üzülmeyin!" diyemiyorum. Üzülmekte haklısınız, çok şey kaçırdınız. Muhteşemdi...
Ozan(Atasoy), M. Arif Abi (Demir), Ayça(Algün), ve Zorbey(Aktuyun) fotoğraf desteğiniz için çok teşekkürler...
Kaynaklar Kaya Tırmanış Şenliği'ni bu kadar çekici kılmak için organizasyonda var güçleriyle çalışan tüm arkadaşlara (Evren, Zorbey, 9 Eylül Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu ve aklıma gelmeyenler) teşekkürlerimi iletiyorum. Meraklı gözleri daha da bekletmeden şenlikte neler olup bittiğini anlatmaya başlıyorum.
Cumartesi sabah bir gece önceden kalma Körfez trafiği yorgunluğuyla Kaynaklar Köyü'ne vardık. Hala uzun mu uzun feribot sırasını beklememekle doğru yapıp yapmadığımıza emin değiliz. Köye girer girmez Ankara'dan tırmanıcı arkadaşlarla karşılaştık. BTC[2] ekibi de tam kadro şenliğe gelmiş. Hep beraber muhabbetli, kahkahalı güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra şenlik alanına damladık. Şenlik alanına vardığımızda Türkiye'nin dört bir yanında gelmiş milyonlarca tırmanıcının çadırları arasında kaybolduk. Şaka bir yana gerçekten her taraftan gelmiş birçok tırmanıcı vardı. Doğaseverler de eklenince sayı iyice yükseliyor. Kısaca her yerde insan vardı. Tecrübeli şenlik katılımcıları olarak yapılması gerekenleri sıra atlamadan yaptık. Az kalmış çadır alanlarından en iyisini gözümüze kestirip çadırları kurduk, tırmanış ekipmanını hazırladık ve nerdeyse koşarak kayıt yaptırmaya gittik. Standdaki güler yüzlü görevli arkadaşlara selam verdikten sonra ismimizi yazdık veee yaşasın hala şenlik T-shirtü var! Şenlik T-shirt'leri North Face'ten. Tasarımı da Atakan Sarı'dan, ellerine sağlık, çok beğendik. North Face şenlik katılımcı sayısını biraz hafife almış. Çok geçmeden T-shirtler bitti. Artık tek yapılması gereken elimizdeki şenlik T-shirtlerini T-shirt alamayan arkadaşlarımızın gözlerinden mümkün olduğunca uzakta tutmaya çalışmak. Standdaki indirimli Moon tırmanış kıyafetlerinden de beğendiklerimizi kaptıktan sonra içimiz rahat, gülümseyen yüzlerle tırmanışa geçebiliriz.
Bugünün popüler sektörü Karşıyaka Sektör. Oraya doğru giderken şenlik alanında gözümüze iyi düşünülmüş, hoş bir ayrıntı daha çarptı. Cam, metal, kağıt, plastik ve organik olarak ayrılmış çöp poşetleri. Geri dönüşüm her etkinlikte dikkat edilmesi gereken bir tutum, böyle kalabalık ortamlarda özellikle plastik, metal ve cam atık çok oluyor. Karşıyaka Sektör'e vardığımızda çoktan tırmanmaya başlamış ekipleri gördük. Karşıyaka Sektör yeni açılan sektörlerden birisi. Sektörün tanıtımını yapmak amacıyla Evren ve Zorbey yarışma rotalarının bir kısmını bu sektörden seçmişler. Geri kalan yarışma rotaları da diğer yeni açılan sektörde, Tapınak Sektör.
Yarışma tanımını biraz açmakta fayda var. Erkek ve bayan rotaları olarak seçilmiş belli rotalar var. Ekspresler rotaların üzerinde hazır. Yarışma rotalarının altında da rota ismi, derecesi, erkek mi bayan mı rotası olduğu, ne ödülüne sahip olduğu bilgilerini taşıyan bir tahta var. Rotaları kaçıncı seferde çıktığınızın hiçbir önemi yok. Bu özelliği sonuna kadar değerlendirip bir rotayı yedi kere deneyenler de oldu tabii. Çıktığınız rotayı orada bulunan şenlik görevlisi arkadaşa söylemeniz yeterli. Üçer tane para ödüllü rota vardı. Rotayı her çıkan kişi rotanın ödülünden kendi payını alırken diğerlerinin payını da düşürmüş oluyor. Bunların dışında bir tane Petzl ödüllü bir tane de North Face ödüllü rota vardı. Hem bayanlar hem erkekler için. Bu rotalarda da rotayı her çıkan tırmanıcı ödülü kazanıyor. Yarışma rotaları sabah 10.00'dan akşam 19.30'a kadar açıktı. Aslında yarışma bilinen yarışma kavramından oldukça uzak ve şenliğe farklı bir heyecan katmak için düşünülmüş başarılı bir uygulama olmuş çünkü yine şenlik konseptine uygun. Hem belli rotalara ilgiyi artıran hem de tırmanışa ket vurmayan, tırmanışın içinde kendiliğinden gerçekleşen bir olay kıvamında. Gerçek bir kapışma isteyenler için de konser akşamı pogo başlığı altında doğaçlama gerçekleşen bir etkinlik oldu :)
Yeni açılan rotaları çok beğendik. Hemen hemen her zorluk derecesinden rotalar vardı. Gerek ısınmak için gerek sınırları zorlamak için çeşit çoktu. Hem de rotaların boltlamaları çok iyi yapılmış, düşme korkusunu minimuma indiriyor. Benim gibi korkak birisi bile "Boltun neresinde kaldım acaba? Buralarda tutamak da yok basamak da. Aşağısı iyiydi. Yavaş yavaş alçalsam da ipe mi otursam?! İp nerde? Off! Ben nerdeyim?!!" gibi düşüncelerden sıyrılıp tamamen rotaya ve hamlelere odaklanarak tırmanmayı başardığına ve defalarca düşüp yine de devam ettiğine göre gerçekten olmuş bu iş. Gayet titizlikle çalışıldığı belli.
Akşam Banvit köfteleriyle doymayınca köydeki pideciyi de ziyaret ettik, çaylarımızı yudumlarken yorgunluk kendini hissettiriyordu. Ertesi güne enerji kaldı mı acaba? Akşam ayrıca Mumin(Karabaş) ve Zorbey'in “RockTrip 2011 Çin” sunumu vardı. Kalabalık bir grup eşliğinde sunum yine bir stand-up'ı aratmayan bir tarzda, esprili ve samimi bir dille gerçekleşti.
Pazar sabahı kötü başladı. Şenliğe ayrı bir renk katan, hiç kaçırmak istemediğim bir faaliyetin yarısından çoğunu kaçırmış olmanın üzüntüsüyle koşarak Ayça(Algün)'nın yoga kliniğine katıldım. Geç kalanlar olarak ısınmaları kaçırdığımız için hareketleri yapmakta epey zorlansak da bir gün öncesinden gerilen vücut birazcık da olsa açıldı. Neyse ki her hatadan bir pay çıkarıyoruz, Pazartesi sabahı gerçekleşen yoga buluşmasına ilk giden öğrenci bendim. Böylece açık havada yogayla birlikte Pazartesi sabahına bulutların üstünde başladık. Şenliği bu etkinlikle zenginleştiren Ayça'ya da teşekkürler.
Şenlikte yok yok. Her yönden dopdolu bir şenlik oldu. Benim hiç göremediğim bir etkinlik daha gerçekleşmiş: "Highline"[3]. Pazar öğle saatlerinde Nuri (Kayserilioğlu) ve Evren'in boltladığı "highline"'ın kurulumu, pazar akşamına kadar Marmara Üniversitesi'nden 3 arkadaş ve Burak'la (Gülmez) birlikte ancak tamamlanmış. Pazar akşam, pazartesi ve salı highline severlerin hizmetine açık kalan bu aktivite de eminim bol adrenalin yüklü ve bir o kadar da eğlenceli geçmiştir. Bırrr!
Pazar günkü yarım yoga seansından sonra bir gün önce bayıldığımız kahvaltıyı tekrarlamaya köye indik. Karınlar doyup, yüzler gülünce tekrar rotalara. Biz bir gün öncesinden yarım kalmış rotalarımızla yeniden yüzleşmeye Karşıyaka Sektör'e giderken vadinin diğer tarafında Vadi Sektör, Tapınak Sektör ve diğer sektörler uzaktan baya kalabalık, rengarenk görünüyordu. Devamı aynı. Akşama kadar tırmanış ve muhabbet. Bitap bedenler, kimisi bozuk kimisi toparlamış moraller.
Akşam Rust-Emre'nin mini konserinden sonra yemek yeme telaşından göremediğim ödül töreni gerçekleşti diye tahmin ediyorum. Sonrasında da herkesi coşturan ECHOES konseri. Kaynaklar Şenliği deyince ECHOES konseri de beraberinde akla geliyor. Çok başarılı bir grup. Sonrasını tahmin edersiniz, sabaha kadar eğlence... Şenlik ahalisinden kimisi ateş başında ısınmaya çalışırken kimisi pogo ile coşarak ısınmayı tercih etti. Kaçıranlar, bu detayları eğlencenin boyutu hakkında fikriniz olsun diye veriyorum.
Uykusuzluğa direnen yoga ekibi Pazartesi sabah güneş karşısında seansı gerçekleştirdi. Bazıları vakit varken son kez rotalarla yüzleşmeye gitti, bazıları da dinlenerek toparlanmayı tercih etti. Birkaç saat içinde çadırların çoğu toplanmıştı bile.
Sonrası hazin son. Yolculuk sonunda yorgun argın ulaştığımız şehir hayatının içinde bir sonraki tırmanış etkinliğini iple çekiyorum...
Pınar Kavak
İletişim: pinarkavak at gmail nokta com
Dip Notlar:
[1] Kaynaklar'da tırmanış 1990'ların ortalarında Muammer Yalçın tarafından başlatılmış, 2002 yılına kadar üstten emniyetli ve bazı geleneksel rotaların lider çıkılması şeklinde devam etmiş. 2002 yılında Koray Cirik ve Ceren Urallı Doğan Palut'u spor rota açılması için Kaynaklar'a davet etmişler ve dört yıl boyunca onlarca yeni rota ve yeni sektörler açılmış Kaynaklar bir tırmanış bahçesi şekline kavuşmuş. İlerleyen yıllarda Dokuz Eylül Üniversitesi Dağcılık Kulübü'nden Sinan Demirtaş ve arkadaşları rota açma çalışmalarını sürdürmüş. 2011-2012 itibariyle Zorbey Aktuyun ve Evren Kirazlı en son yaptıkları rota açma çalışmalarıyla bölgeye iki yeni sektör (Karşıyaka ve Tapınak) kazandırmışlar. Çalışmaları hala devam ediyor.(Kaynak:Batı Türkiye Kaya Tırmanış Rehberi, Doğan Palut)
[2] Best Training Club, Ankara'da kurulmuş, tırmanışla hayata tutunan insanların oluşturduğu özel bir antrenman grubu ve kar amacı gütmeyen amatör tırmanış kulübüdür. BTC'nin internet tabanlı paylaşımları tırmanış camiası tarafından severek takip edilmektedir. Yeni bastırdıkları kendi tasarımları tırmanış t-shirtlerinin ise kısa sürede tükendiği haberleri birçok tırmanıcıyı üzdü. (Kaynak: http://besttrainingclub.com/)
[3] Ne yazık ki henüz Türkçe karşılığı bulunmayan "highline" ve "slackline" çok farklı kavramlar olsalar da ben onları abi kardeş olarak görüyorum. Kelime anlamı olarak "highline"'ın ufak kardeşi "slackline" gevşek bir hat olarak tanımlanabilir, “slacklining” eylemi de bu gevşek hattın üzerinde yürüme eylemine verilen addır. "slackline"'ın büyük ağabeyi olan "highline" ise yerden herhangi bir düşüş durumunda hayati risk taşıyabilecek kadar yüksekte yapılan slackline aktivitesine denir. Son zamanlarda Türkiye'de gizli kalmış slackline veya highline severler facebook'un da sayesinde bir araya daha sık gelmeye başladılar. Slackline İstanbul ayağının bir de facebook grubu var: Slackline İstanbul. (Kaynak: http://tirmanis.org/kaya-t%C4%B1rman%C4%B1%C5%9F%C4%B1/spor-t%C4%B1rman%C4%B1%C5%9F/Slack-Line.html)