MontBlanc_Banner.jpg

 

Aylar öncesinden kaydımızı yaptırdık. Rock the Blocs 6’ya gidecektik! Epeydir antrenman yapmadığımdan benim niyetim tırmanmaktan çok turistikvari şekilde takılıp, yeni bir bölge görmekti. Hatta bu yazı için malzeme toplarım diye de düşündüm. Sırayla Kelowna, Boulderfields ve ardından şenlikten bahsedeceğim.

Kelowna, Kanada’nın Britanya Kolombiyası Eyaleti’ne bağlı, nüfusu Vikipedia’ya göre 127,000, hadi biz de ekleyelim 3,000, olsa olsa 130,000 olan daha çok zengin muhiti sayılabilecek güzel bir şehri. Şehir iki yanı ormanlarla çevrili Okanagan Gölü’nün tam kenarına kurulmuş. Tüm Okanagan civarı şaraplarıyla da ünlü, belirtmekte fayda var. Yolda giderken arkadaşlar Kelowna’nın turistik bir şehir olduğundan bahsediyorlardı. Tabii turistik denince benim aklıma hemen Avrupa’daki tarihi binalar geliyor. Meğer doğa sporları meraklılarının akınına uğrayan bir şehirmiş. Su sporları için kocaman gölü var, dağ bisikleti için ormanları var, tırmanışı zaten var. Ayrıca bu civarlarda doğa sporları meraklıları azımsanamayacak kadar çok olduğundan bir şehre “turistik” sıfatını da kazandırabiliyorlar. Kelowna’nın bir derdi var yalnız. Çok sık ormanları olduğu için yazın sürekli büyük yangınlar çıkıyormuş. Bi yandan ormanlara yazık diğer yandan da asıl sorun yangın zamanı hava kalitesi epey düşüyormuş. Bir başka belirtilmesi gereken nokta da, bu ormanların içinde boz ayılar yaşıyor :) Ve boz ayılar saldırgan olan cinsten. Eğer aç olurlarsa tehlikeli olabilirler. İnsanlar genelde yanlarında ayıların hoşuna gitmeyen şu ayı spreylerinden taşıyorlar ve yiyeceklerini de kesinlikle çadırlarında tutmuyorlar, yine ayıların yaklaşmak istemediği özel bir poşet var onun içine koyup ağaca asıyorlar.

 

Gelelim Kelowna’nın Boulderfields’ına. Spor ve alpin tırmanıcı arkadaşlarımızı gücendirmemek için hemen belirteyim bölgede ve yakınlarında spor, geleneksel ve çok ip boylu duvar tırmanışı imkanı da var. Ama Boulderfields’a adını veren asıl etken yüzlerce boulder rotası. Rehber kitapta yazdığına göre bundan uzun yıllar önce bölgede devasa bir jeolojik çöküntü gerçekleşmiş. Böylece bütün bu irili ufaklı kaya parçaları buraya yığılmış. Kaya yapısı gnays denilen granitsi bir yapı. Dolayısıyla birbirinden farklı, özgün hamle ve tatlı mı tatlı tırmanış imkanı sunuyor. Boulderfields’ta tırmanış sezonu Nisan başlarından Kasım başlarına kadar geçen süreyi kapsıyor, tabii ki karın erime durumu da göz önünde bulundurulmalı. Hala geliştirilmekte olan bir bölge olduğundan patikaların bazıları çok belirgin değil, dikkatli olmakta fayda var. Herşey oynuyor, taşlar, ağaç dalları, bastığınız her şeye dikkat etmeniz gerekiyor.

Ulaşım. Ne yazık ki toplu taşıma imkanı yok. Araba şart. Kelowna’ya otobüsle ya da uçakla gelinse bile Kelowna’dan yarım saat uzaktaki 360 metre yüksekliğindeki bu ormanlık alana arabasız gitmek imkansız. Rehber kitapta da araba ile nasıl gidilir onu tarif etmişler.

Şenlik Cumartesi ve Pazar günleriydi. Yarışma ise Cumartesi. Biz Cuma akşamı Vancouver’dan arabayla 5’e doğru yola çıktık. Yol boyu orman ve dağ manzaralarıyla keyif çattıktan sonra gece 10:30 gibi kamp alanına ancak varabildik. Gece, iki yanı çam ağaçlarıyla çevrili orman yolunda arabayla ilerlerken, bizden başka tek bir araba bile yoktu, in cin top oynuyordu ve o karanlıkta biraz ürperticiydi, iki adımlık yol çok uzun geldi. Benim aklımdan “acaba biz erken mi geldik, belki herkes cumartesi sabah gelecektir, festival de zaten çok duyulmamıştır, bi tek Kelowna’lılar katılır” gibi türlü türlü düşünceler geçti. Park alanına gittiğimizde her tarafın araba dolu olduğunu görünce şaşırdım. Burada gülüp eğleniyorsunuz, on metre geriye sesiniz gelmiyor ama! Dönüşte gündüz gözüyle ne kadar abarttığımızı anladık. İlk kez gidenler için gündüz gözüyle gitmekte fayda var yani. Park yeri bulamayacak mıyız diye endişelenmeye başlamışken biri bize bir park yeri gösterdi, oraya koyduk arabayı. Gece var olan tek park yerine arabayı park etmenin haklı mutluluğunu yaşamışken, sabah arkamıza üç sıra daha araba park ettiğini gördük, nasıl olsa kimsenin bir yere gittiği yok :) Katılımcılar her çeşit tırmanıcılar ve aileleri. Aileler eşler, (ki büyük ihtimalle onlar da tırmanıcı), çocukları (aynı şekilde), ve köpekleri.

Kamp alanı bilgilerini de hemen vereyim. Orman yolunu gözünüzde canlandırmışsınızdır diye tahmin ediyorum. Sonra o yol bitiyor. Bittiği yere, yine ormanın içine yuvarlak bir alan açmışlar. Çok geniş de değil, çok ufak da değil. Arabadan indiğiniz anda hem park yeri hem kamp alanında buluyorsunuz kendinizi. Çadırı kurmak için ormana dalıp temiz ve düzlük bir yer arıyorsunuz. Kimse yoksa da direk parkın kenarına bi yere kurulabilir. Medeniyete ait tek element olan tuvalet bile hemen orada. Medeniyet demişken, buraya geldikten sonra ne yiyecek ne de suya (!) erişiminiz yok artık. Yanınızda getirmeniz gerekiyor. Çadırı benim gibi ormanın içine kurduysanız sabah 5’te kuşların yüksek sesli korosuyla uyanıyorsunuz. Uyandırmakta epey ısrarcılar. Benim hoşuma gitti ama herkesin gitmeyebilir :)

Şenliğe gelince, Cumartesi sabah kayıt masasında imzamızı atıp, yarışma formlarımızı aldık. Ücretsiz bir şenlik ama yine de kayıt olmak gerekiyor. Toplamda 8 kategori vardı. İleri seviye/open erkekler (V7+), ileri seviye kadınlar (V5+), orta seviye erkekler (V3-V6), orta seviye kadınlar (V2-V4), başlangıç erkekler (V0-V2), başlangıç kadınlar (V0-V1), çocuklar (14 yaş ve altı) ve 40 yaş üstü. İleri seviye tırmanıcılar en yüksek dereceli 3, diğerleri en yüksek dereceli 5 rotalarını işaretliyorlar formlarına. Bu rotaların puanları toplanıyor ve her kategoride en yüksek puanın sahibi üç kişi kazanan oluyor. V0 rota çıkmanın ne anlamı var anlamadım ben. Etkisiz eleman gibi. Kimse anlamamış olacak ki biri rehberlerden birine sordu :) Kimse bir şey çıkamamışsa ve sen 5 tane V0 rota çıkmışsan o zaman sen kazanıyormuşsun.

9:45’te bilgilendirme için herkes toplandı ve Andy White, bölgenin gelişimine çok emeği geçmiş bir tırmanıcı, ayrıca yeni çıkacak rehber kitabın da yazarı, gerekli bilgileri verdi, hatırlatmaları yaptı. Akşam 5’te siren sesiyle durmak üzere elimizde rota formlarımız, gönüllü rehberler eşliğinde alana indik. İndik diyorum çünkü boulder rotaları kamp alanından aşağıda kalıyor. İnmek iyi de akşam yorgun argın o yokuşu çıkmak insanı biraz zorluyor… Hemen hemen her sektörde soru sorabileceğimiz görevli bir rehber vardı. Ve kalabalıktı… Her rotada istemediğiniz kadar crash pad ve istemediğiniz kadar tırmanıcı. Boulder’ların çoğu bana çok yüksek geldi. Ama herkes sanki orda doğmuşlar gibi pat pat bilmedikleri yüksek boulderlara saldırdı. Kişisel güvene dayalı bir yarışma. Herkes çıktığı rotayı ve kaçıncı denemesi olduğunu forma ya kendisi işaretliyor, ya da hemen rota dibinde bulduğu birine işaretlettiriyor ama kaçıncı denemesi olduğunu yine kendisi söylüyor. Kimse kimseyi yarışma hakemi gibi takip etmiyor yani. Kalabalığı saymazsak, sıradan bir tırmanış günü gibi eğlenceliydi. Özellikle lokal tırmanıcılar çok sıcakkanlı ve yardımseverdi.

Akşam siren sesiyle herkes yavaş yavaş kampa dönmeye başladı. Formlar teslim edildi. Puanlar hesaplanırken insanlar sıkılmasın ve akşam boş geçmesin diye planlanmış eğlenceli yarışma aktiviteleri başladı. Bir de ertesi sabahki kliniklere isim yazdırabiliyorsun. Üç çeşit yarışma vardı: barfıks, pad-toss, pinch. Barfiksi açıklamaya gerek yok maksimum sayıda barfiks çeken kazanıyor. Pad-toss’ta bi tane crash-pad’ı gülle fırlatır gibi fırlatıyorsun, en uzağa atabilen kazanıyor. Pinch’te ise bi tane önceden ayarlanmış taşı, tek elle pinch tutacak şekilde tutup havaya kaldırıyorsun, maksimum süre o şekilde tutabilen kazanıyor. İnsanlar epey eğlendi. Bunlara ek olarak Raffle çekilişleri vardı. Sponsorlar bulmuşlar, irili ufaklı hediyeler var. Herkes kutuya 5 dolar atıyor. Çekilişe katılıyor. İlla ki bir hediye çıkıyor. Toplanan para da bölgenin geliştirilmesi için harcanıyor. Herkes mutlu. Kazan-kazan durumu yani. Klinikler ise şu şekilde, ya değişik bölgelere rehberli turlar (Doğu, Güney, Kuzey, Orta boulder bölgeleri) ya da başlangıç bouldering, ileri bouldering, kadınlar için bouldering, Bouldering bölgesi geliştirmenin artı ve eksileri, bölgelerdeki bitki ve hayvan çeşitliliği şeklinde adlandırılmıştı. Katılım durumuna göre bazıları iptal oldu.

Birkaç saat insanlar bunlarla oyalandıktan sonra kazananlar açıklandı. En iyi kategori olan ileri seviyenin sonuçları Squamish Magazin’de yayınlandı, şuradan bakabilirsiniz:

http://squamishclimbingmagazine.ca/josh-muller-takes-first-at-rock-the-blocs-second-year-in-a-row/

İleri seviyenin sıralaması şöyle: erkekler, Josh Muller, Tosh Sherkat, Miles Adamson. Kadınlar: Zoe Beauchemin, Allison Stewart Patterson, Jess Zotto. Birinci geçen senenin de birincisi olan Calgary’den Josh Muller V14 tırmanan bi abimizmiş :) Üçüncü olan Miles Adamson da Squamish’teki top listedeki tüm yüksek boulderları bitirmiş bir tırmanıcı imiş. Arabasını bizimkinin arkasına park edip söz verdiği zamandan geç geldiği için hakkında epey atıp tuttuğumuz biri. Bilseydik öyle konuşur muyduk hiç :)

Gece ateş yerinde ateş yakılıp herkes etrafında toplandı, hafif müzik eşliğinde sohbete orada devam edildi.

Ertesi gün kliniklere kaydolmuş olanlar kliniklerine gitti. Tırmanmak isteyenler tırmanmaya devam etti. Biz de öğle sıcağı bastırana kadar tırmanıp döndük.

Bölge ile ilgili geniş kapsamlı yeni bir rehber kitap çıkacak: Andy White’ın “Okanagan Bouldering”. Eski kitabı kimse sakın almasın, içinde sadece 35 tane boulder rotası var. Festivalle ilgili duyuruların da yapıldığı Okanagan Bouldering sayfası ise şurada: http://okbouldering.blogspot.com/

Pınar Kavak

İletişim: pinarkavak et gmail nokta com

Referanslar: The Boulderfields, A bouldering guide, Andy White.