BOULDERING’İN YENİ KALBİ: MAGIC WOOD
2013 başlarında Bafa’da yakaladığımız sinerjinin üzerine bir bouldering ekibi oluşmaya başlamıştı. Bouldering konusunda gayet istekli ve motive olan Önder, Arda ve Efe Can ile yurt dışı tırmanış planları yapmaya başlamıştık bile…
Şubat başında açtığımız Spor Tırmanış Antrenörlüğü kursuna katılan Arda ve Efe’de sertifika almaya hak kazanmıştı. Tırmanışa ve bu işin bilimsel yanına çok meraklıydılar. Önder ise belli bir antrenman planını takip ediyor ve düzenli antrenman yapıyordu. Kayadaki tecrübesi de hatırı sayılırdı.
Evren’le biz ise tırmanışın sportif haline her zaman hayrandık. Bizim için tırmanış, her defasında daha iyisini izlemek istediğiniz macera filmleri gibiydi.
Boulderhane çıkışı muhabbetleri, uzun tırmanış istişareleri, antrenman planlamaları derken kendiliğinden Mini Cankuş Takımı oluşmuştu! Milli takım seçmelerinin de başlamasıyla ekip iyice kaynaşmıştı. Yıllık faaliyetlerin belirlenmesiyle biz de gitmek istediğimiz bölgeyi belirlemiştik: Magic Wood - İsviçre.
Antrenman dozunu gittikçe artırıyorduk. Genel antrenman, özel antrenman ve en önemlisi saatler süren ders niteliğinde bouldering antrenmanları. Bölgedeki hedef rotaları belirlemeye başlamıştım, birçok farklı videoyu tekrar tekrar izleyip rotaları ve zorluklarını anlamaya çalışıyordum. Ayrıca hedeflediğim rotaların benzerlerini Boulderhane’de yaparak, engramlarını kapmaya çalışıyordum(model çalışması).Neredeyse her rotayı öğrenmiştim.
Gitmemize yakın iyice keskinleşmiştik. Antrenman sonrası takılmaları da azaltmıştık, çıkışta yuvarladığımız viski yerine ancak evden getirdiğimiz makarnayı yiyebiliyorduk.
Hazırdık!
Büyülü Orman (Aman Ormancı-Magic Wood ormancılara ait bir bölge)
Arda, geçen yıl Magic Wood bölgesine bir kaç günlüğüne gidip, birkaç meczup tırmanışı yapmış (crash pad[düşüş minderi] olmadan) fakat bölgeyi bir rehber kadar iyi tanımıştı! Bölgenin tırmanış mevsimi bizim yaz mevsimine denk geliyordu, biz de Temmuz sonu Ağustos başı gittik. Bu anlamda hem çok güzel bir hava ve günler uzun olduğundan iyi bir tırmanış süresi yakalamış olduk. Bölgeyi yazarak anlatmak, Andre Gide değilseniz çok zor!
İsviçre klasiği kusursuz yeşilliklerle kaplı dağlık alanlar, akarsular, tertemiz yollar ve estetik harikası dağ evleri… Kasaba çok küçük, neredeyse 15–20 müstakil evden oluşuyor(nahiye, mezra!) Yaş ortalaması 120 olabilir, belki orada insanlar ölmüyor da olabilir, açıkçası emin değilim!
Bir araba kiralamıştık ve İtalya’dan alışverişimizi yaparak konaklayacağımız Edellweiss Gasthaus isimli otele gelmiştik. Burası üç katlı bir bina ve içinde 2–6 kişilik birçok oda bulunuyor. Biz beş kişilik bir odada kaldık, askeri usul, ranzalı. Tek farkla, aramızda bir bayan var! İlk gün, Önder’in “noolacak yaa!“ demesiyle faaliyetin taban derecesi belli oldu: 7A. Ve macera başladı!
Her gün 6–7 rota çıkıyordum, birçoğu flaş olduğundan çok yorulmadan ertesi gün tırmanmaya devam edebiliyordum. Genelde iki tırmanış, bir rest şeklinde planlıyorduk. Önder, planlamasını çoktan yapmıştı ama öngörmediği bir şey vardı: bir 7C[1] çıkmak!
Arda tamamen meczup saldırısıyla önüne çıkan her şeyi deniyordu, hedef gözetmiyordu! Efe Can seçerek emin adımlarla rotaları çalışıyordu. Evren, morfo olmayan rotaları kestirmeye çalışıyordu. 7A’lık Zilliman’daki çözümüyle, tekniğin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha öğretmişti.
Günler çok dolu geçiyordu. Sabah müsli ve kahveyle güne başlayıp günün planlamasını yapıyorduk. Gün boyu tırmanıp, akşam vakti otele dönüyorduk. Güzel bir yemek yiyip, peynir ve çikolata tadımları yapıyorduk. Akşam da bazı rotaların videolarını izleyip, farklı betaları öğrenmeye çalışıyorduk. Rest öncesi bazı akşamlar hafif bir kutlama ve viski tadımıyla şenlenebiliyordu…
Dereceler yükselmişti 7A+ ve 7B ve 7B+’lık bazı önemli klasikleri flaşlıyordum . Videoda izlediğim rotaların üzerindeydim ve onları tanıyordum. Tutamağın videodan görünüşü ve hissettirdiğiyle, tuttuğunuz ve vücudunuzu konumlandırdığınızda hissettiğiniz şeyler okuduğunuz bir kitabın filmini izlemek gibiydi. Bazen tam düşlediğiniz gibi hissederken, bazen de bambaşka sürprizlerle karşılaşabiliyordunuz…
Rotalar genelde yüksek ve altları düz değil. Bu yüzden bolca crash pad (düşüş minderi) ve altınızı alacak yağız delikanlıya ihtiyacınız oluyordu, neyse ki bizde bolca vardı. Tutamak profili ise ince krimpler, kenarlar ve bazen de tamamen kompreslerden oluşan tutuşlar gerektiriyordu. Rotalar tam yeni nesil tırmanış tekniklerini içeriyordu. Özel topuk kullanımı, sloplar, sıkıştırmalar, vücut kontrolü ve stabilizasyonu…
Höhenrausch 7B+ rotasını deneyeceğiz. Rotanın yerden yüksekliği yaklaşık 5 metre ve altı küçük bir kuyu gibi daralıyor. Arkasında bir kaya bloğu duruyor, düşüşü oldukça riskli görünüyor. Arda ve Önder deniyorlar. Önder’in bir düşüşü kayda değerdi, kayadan sekerek aşağıya düştü, bildiğiniz dublör stayla! Çok korktuk ama kendisi oldukça sağlam yapılıymış, öğrendik! Arda sürpriz bir şekilde ikinci denemede rotayı bitiriyor, seviniyoruz. Bana rotayı tanıtıyorlar ve deniyorum. İnce, ince krimpler. Araları biraz açık ve işin kötü tarafı en zor hamlesi en yukarıda! Seri bir şekilde, beklemeden hamleleri yapıyorum. Hiç duraksamadan son hamleyi yapıyorum çünkü beklersem mental olarak zorlayabilir. Top’tayım, ilk denemede çıkıyorum, çok mutluyum.
Sahil tarafındaki rotalara yönlenerek tırmanışa devam ediyoruz.
Bir tırmanış gününde bilmediğim Waldbrand 7C adında bir rotaya giriyorum. Birkaç deneme yapıyorum ama çok zor görünüyor. Oldukça sıkı bir rota. Her denemede çözüm ile ilgili biraz daha fikrim oluyor. Evren’de deneyerek bana fikir veriyor. Başladığımda düşündüğümden çok farklı bir çözümle rotayı çıkabiliyorum. Doygunluk hissi var!
Yakında bulunan ve çok klâs hamlelerden oluşan Zilliman 7A rotasını Arda önceden çıkmış, tekrar çıkıyor. Önder’de deniyor, ikinci hamlede problem yaşıyor. Ben flaşlıyorum. Evren ve Efe’de deniyor. Birlikte çözümler üreterek denemeler yapıyorlar. Önder rotayı tamamlıyor. Fakat rota, Evren için oldukça zor görünüyor. Tutamakların arası çok açık ve arada tutacak bir şey göremiyoruz. Çözüm arayışları, denemeler, umutsuzluk, üzüntü, denemeler… Sonunda Evren, sadece kısa boylu ve bayan bir tırmanıcının üretebileceği ve yapabileceği bir çözümle rotayı tamamlıyor. Tutamak olarak asla yorumlayamayacağım bir kenara tutamak vasfı yüklüyor! Ağzım açık kalıyor.
İşte tırmanış; keşif ve meydan okuma sanatı… Ve bouldering, tırmanışın damıtılmış, imbiklenmiş hali!
Bir rest günümüzde gezmek için Milano’ya gittik. Mozzerella, gelato ve ağır kalabalıktan oluşan bir dinlenme günü. Duomo katedralinin tüm ihtişamına rağmen bu restin aslında rest değil, yorulma olduğunu akşam eve dönünce anlayabildik ve bir sonraki resti gerçek bir dinlenme olarak planladık: veteran resti… Yatak, uzanma, televizyon, vb.
Dinlenme gününden sonra ana hedefim olan Foxy Lady 8A rotasını deniyorum. Rota yaklaşık 33 derece eğime sahip ince bir çatlaktan oluşuyor. Rota hattının görüntüsü bile bir tırmanıcıda hemen deneme eğilimi yaratmaya yeter! Gaston hamlesine dayanan bir çözümü olduğundan, rotayı daha kısa sürede tırmanabileceğime inanıyorum. O zamana kadar gaston tutuşumun ölümsüz olduğunu düşünsem de insanoğlunun kendini beğenmişliğini, basmakalıp algısını ve güdük bir analiz yetisi olduğunu, ilk günkü denemelerim sonrasında öğrenmiş oldum! Böylece tırmanışa yeni başlamış gibi sıfırlandım(rektifiye)! Ama içimde, ufuk çizgisine yakın bir yerde, beni karanlık sulardan kurtaracak bir gemi silueti vardı. Sabredebilirdim. Bu sabır sporcunun genlerinde vardır…
Başka rotalara yönleniyorum. Arda’dan Intermezzo 7C rotasını deneyip bana göstermesini rica ediyorum. Büyük bir içtenlikle ve istekle girip rotayı deniyor, bana gösteriyor. Flaş deneyeceğim. Eğim 40–45 derece civarı. Rota, üç ve dört parmaklık çok ince krimplerden oluşuyor. Ayrıca vücudunuz pandül yerse tutamaklarda durmanız imansız hale gelir. Rotayı ayaklarım basamaklardan kesilmeden, kontrollü bir şekilde tırmanmam gerekiyor. İlk denemede çıkmayı başarıyorum. Ben de dâhil herkes şaşırıyor. Son 7C zorluğundaki flaş çıkışlarımı, 2008 yılında Bafa’da yapmıştım. O zamandan bu yana çok bouldering yapmamıştım ve kafamda bir sürü soru işareti vardı. Neyse ki Efe Can sağ olsun videoya çekmeyi akıl etmişti. Bu rotayı bir iki gün sonunda Arda’da güzel bir şekilde tırmanmayı başardı.
Bugün mükemmel bir klasik olan Red Roses’a (7A+) ikinci kez gideceğiz. İlk gün denemiştik ve biraz sert gelmişti, ben o zaman rotayı bitirebilmiştim fakat herkes rotayı çıkmak istiyordu.
Arda, Önder, Efe ve Evren denediler. Arda klasik çözüm yerine kendine has bir atlamayla rotayı çözerek tamamladı. Önder 8–10 denemeden sonra daha fazla zorlamak yerine, başka bir rotaya yönlenmeyi tercih etti. Evren, gene kendi tutamak çözümü serisiyle rotayı tırmanmayı başardı…
Ayrıca günün önemli diğer çıkışları Evren, Önder ve Arda’nın tırmandığı 7B zorluğundaki Morgenlatte rotası ve Arda ile Efe Can’ın çıktığı benim ise flaşladığım uzun ve yüksek bir rota olan 7B zorluğunda Blown Away rotası. Efe Can, Blown Away rotasında yaptığı temrinlerin güzel bir noktaya ulaşacağını hissediyor, rotanın peşinden gidiyor ve bu çıkışı kendi tırmanış tarihindeki kronolojisine ekliyor…
Günler yoğun ve güzel geçiyor, sonlara yaklaşıyoruz ama bitmesini istemiyoruz. Lojistiğimiz de sağlam, yakında büyük süpermarketler var, peynir stoku 2 kilonun altına düşünce tedirgin hissedip markete koşuyoruz!
Evren ve Arda’yla, faaliyetin önemli duraklarından olan ve birkaç kere altına gelip izlediğimiz Jack The Chipper (7C) rotasını denemeye gideceğiz. Enteresan ve global bir tırmanış günündeyiz! Birkaç alakasız 7A/7A+ tırmandık. Önder birkaç kez denemiş olduğu, benim de ikinci denemede çıktığım sağlam Schrotti 7B rotasını deniyor. Biz videodayız, tribündeyiz. Bir araya getiremediği parçaları tamamladığını görünüyor ama bir şey eksik, koşulsuz odaklanma: fokus. Onu da yakaladığında rotayı yıllardır deniyormuş gibi çıkıyor, akıcı, teknik… Yükseliyoruz, daha da yükseliyoruz ve Jack The Chipper mertebesine ulaşıyoruz!
Tüm ekip gidiyoruz. Rotayı deneyen bir de Alman ekip var. Altılı yedili denemeler yapıyorlar! Evren rotada çok iyi denemeler yapıyor. Fakat hem kendi fiziksel periyodu açısından, hem de kalabalık açısından istediği bir dönemde değil. Arda başarılı birkaç deneme yapıyor, rotayı iyice oturtmaya başladı. Efe Can rest ve video kademesinde, ben kahve, badem, spot ve değerlendirme kademesindeyim! Önder giriş kademesinde. Rotanın girişinde problem yaşıyor, mental olarak gidiyor, geliyor. STAY WITH ME!
Rota dilimli bir yapıdan oluşuyor ve boş hamlesi yok! Üzerine çıkışı da sıkı bir mental tekniği gerektiriyor. Arda, çok iyi bir deneme yapıyor, fakat rotanın üzerine çıkacakken benim kucağıma düşüyor(sıcak spot). Önder, Evren, Almanlar, Arda, video, kahve, çikolata…
Arda gene iyi bir deneme yaparak aynı noktaya ulaşıyor ama bu sefer bırakmıyor, rotayı alkışlarla tamamlıyor… Biraz lastik çekip, esneyerek tekrar ısınıyorum. Rotaya ben de giriyorum. Rota ters tutuşlardan oluşan tutamaklara ve vücudu dışarı püskürten bir eğime sahip. Bazen zor kullanarak, bazen de tutamaklarla çok ters gitmeden hamleleri arka arkaya yapıyorum.
Bazen kayayı adabıyla tokatlamanız gerekir!
Heyecan ve tezahüratlar yükseliyor, rotayı tamamlıyorum. İngilizce, Almanca, Türkçe, küfürlerle karışık tebrikler yukarıya doğru yükseliyor…
Barbar Türk tırmanışını hissetmeye başlayan aristokrat Avrupalı tırmanıcılar yavaş yavaş aşağılara sıvışmaya başlıyorlar!
Önder çok sağlam bir denemeyle rotanın üst kısmına geliyor. Mental hamlesini yaparken bir duraksama oluyor ve aynı sıcak kucağa düşüşü yaşıyor!(Her bouldercı bu kucağı tadacaktır!) Evren’de arada sıkı denemeler yapıyor ama bugün rotayı çıkmak için fazla kırılgan…
Son denemesiyle Önder’de rotayı tamamlayarak, ormanın derinliklerine huşu içinde kayboluyor…
Hemen hepimiz aşağıya doğru inerken 8A zorluğunda bir iki farklı rota deniyorum. Ama kendimi veremiyorum, denemeler yalan dolan oluyor, çünkü kafam başka bir rotayla meşgul: Foxy Lady… Hava kararmaya başlıyor, eve gidelim diyorum. Ama yürürken vücudumdaki tazelik ve ısı dikkatimi çekiyor. Foxy’nin önünden geçerken, vücudum sıcak bir iki deneme yapayım diyorum. Hızlıca konuşlanıyoruz. Bir deneme yapıyorum, hissiyat çok iyi. Makine açık, devrini bulmuş, sağlam bir yüklenmeye hazır: HAZIRIM!
Efe Can ve Önder telefon ışıklarını açıyorlar, görüş iyi, tavukkarası devre dışı, ölümsüz gaston devrede! Vücut gerilimi yüksek, konumlanma iyi, yok çatlağı tutuyorum. Kayma hareketini rahat yapıyorum. Diğer eli de çatlağın tutulabilecek son oyuğuna olabildiğince yerleştirmeye çalışıyorum. Vücut gerilimi devrede, sağ elle jiletten hallice krimpi tutabiliyorum. Vücut geriye doğru açılıyor, kopmaya izin yok! Göz kapaklarıma kadar kasılma devrede! Son ölümcül deadpointi de yapıp görece iyi tutamağa gidiyorum. Rotanın yüksekliği 6–7 metre var, bu yüzden üst taraflar daha karanlık ama kimin umurunda? Üst kısmını rap dansıyla çıkıyorum ritmik ve net! Coşku, sevinç ve naralarla karışık kucaklaşmalar…
İlk gördüğümde Tanrı’nın bouldering için özel olarak tasarladığını düşündüğüm bu güzel hattı, dünyadaki varoluş sebebim olarak anladığım tırmanış sporuyla taçlandırıyorum. Yıllık planlar, uzun antrenman saatleri, ezici, yıpratıcı, mahrum edici münzevi yaşantı, yalıtım… Spor, spor bilimi, antrenman: Türklerin algılamakta zorluk çektiği, paraya dayanmayan yaşam tarzı…
Akan terlerin ve seğirmeli uykuların getirdiği meyveye doyum olmaz…
Gene takım toplanıyor, planlar yapılıyor. Amacı büyütmek, keskinliğin dozunu artırmak ve daha fazla diyet ödemek için antrenman başlıyor…
Her daim yanımızda olan TED Spor Kulübü’ne, destekçilerim Boreal, Hardline ve Kahve Fabrikası’na sonsuz teşekkürler.
iletişim: climbugur[at]hotmail[nokta]com
Editör Notları:
[1] Bu yazıda kullanılan dereceler Fontainbleau Bouldering dereceleridir. Fontainbleau sistemindeki zorluk dereceleri yapısal olarak Fransız spor rota derecelerine benzer olsa da derece manaları farklıdır. Örnek vermek gerekirse Fb8a(8A) zorluğu, 8a(IX+/X-) Fransız zorluk derecesinde ciddi oranda zordur. Olası karışmaları engellemek için Fontainbleau dereceleri ya bu yazıda olduğu gibi büyük harf ile ya da başında Fb kısaltması ile kullanılır. (Fb8a ya da 8A şeklinde)
[2] Flaş: Bir rotayı, rota ve hamleler hakkında bilgi sahibi olarak ilk denemede temiz olarak tırmanmak.