Editörden:

Birçoğumuzun Alplerdeki büyük ve teknik duvarlarda ama özellikle de, Eiger Kuzey Duvarında kırdığı hız rekorları ile tanıdığı, İsviçre Makinesi lakaplı, dünyaca ünlü alpinist Ueli Steck, 30 Nisan 2017 tarihinde aramızdan ayrılmıştı.

Ueli Steck, Everest Batı Sırtında bulunan Hornbein Kulvarı rotasından Everest’e tırmanarak, sonrasında Everest-Lhotse traversini, oksijen desteksiz olarak gerçekleştirmeyi istiyordu.

Bu amaçla Everest ve Lhotse zirvelerinin komşusu, Nuptse’de 30 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirdiği yüksekliğe uyum tırmanışı esnasında yaklaşık 1000 metre düşerek hayatını kaybetti. Basında, aynı zamanda At Nalı Traversi olarak bilinen ve Everest-Lhotse-Nuptse tam traversine hazırlandığı yönünde spekülasyonlar da yer aldı.

Ne olursa olsun, döneminin en önemli ve etkili alpinistlerinden birisi olan Ueli Steck, artık maalesef aramızda değil.

Tirmanis.org ailesi olarak, uzunca bir süre, Ueli Steck ile ilgili bir yazı yazmaya çabaladık. Lakin yazacağımız herhangi bir yazının, Ueli Steck’i, Amerikalı usta alpinist ve aynı zamanda Ueli’nin arkadaşı Steve House’ un Patagonia’nın internet sitesinde yayınlanan makalesi kadar iyi anlatabileceğini düşünmüyoruz.

Bu sebeple bahse konu makaleyi çevirmek için Steve House’dan izin istedik. Kendisine makaleyi çevirip yayınlamamıza izin verdiği için ayrıca teşekkür ediyoruz ve sizleri Steve House’un kaleminden Ueli Steck’i okumaya davet ediyoruz.

Yazıda kullanılan tüm fotoğraflar, Ueli Steck’in arkadaşı ve usta dağ fotoğrafçısı Jonathan Griffith’in arşivine aittir ve kendisinin izni ile yayınlanmaktadır, Jon’ a da ayrıca teşekkür ederiz.

(This article has been translated and published with the permission of Steve House.)

(All photos in this article are published with the permission of Jonathan Griffith.)

[Orijinal Makale: https://www.patagonia.com/blog/2017/05/ueli-we-miss-you/ 

Ueli, Seni Özlüyoruz.

Steve House (Çeviren: Sumru Tamer)

Belirli miktarda riski almaya değer hayaller vardır.

—Ueli Steck

Ueli benim için her zaman bir liderdi ve öyle olmaya devam edecek. Kendini tekrar ve tekrar geliştirmek, şekillendirmek, yeniden sınamak ve keşfetmek için içsel olarak motive olmuş bir vizyoner. Ueli, hayatı ve tırmanışlarıyla müthiş ve engin bir hikâye yazdı. İnsanlığına, alçak gönüllüğüne, gururuna ve egosuna dair bir şeyler bilen biri haline gelmişti. Bu dünyada nadir görülen belli bir kazanılmış bilgeliği vardı. Bize öğretecek çok şeyi vardı. Hikâyesinin bu ani sonuyla dünya daha da yoksullaştı; hayatının son 40 yılı boyunca alpinizminden öğrendiklerini duymaya ihtiyacımız vardı.

Dağlara zengin ya da ünlü olmak veya güzel görünmek, güzel bir araba ve büyük bir ev sahibi olmak için gitmeyiz. Kendimizi dönüştürmek, geriye farklı biri olarak dönmek için tırmanırız. Ve işte gelecekteki o muallak bizi, şu anda olduğumuz kişi olmayı istemekten daha fazla istemeliyiz. Çoğumuz değişmekten doğal olarak korkar- şahsen ben en derin ve dehşet verici olanından korkuyorum. Fakat inanıyorum ki bir kere değiştikten sonra, bu arayışlara çıkıp geri döndüğünüzde, o sırada bu size her ne kadar Donkişotvari bir hayalcilikmiş gibi gelmiş olsa da, geri döndüğünüzde değişmişsinizdir.  Bu aydınlatıcı bir şeydir! Büyük (ve farklı tür) yolculuklar kendimiz ve bu evren hakkında önemli bilgiler açığa çıkarırlar: aslında sabit olmadığımız, değişebileceğimiz ve farklı biri ve daha iyi biri haline gelebileceğimize dair bir kavrayış.

Alpinizmin pek çok güzelliğinden biri de ortada bir dış motivasyon unsuru olmadığı gerçeğidir. Yarışma yok, madalya yok, ödül parası yok. Dağlara tırmanmak objektif olarak yararsız bir şey olduğundan, kişisel dönüşümün büyüklüğü bizim için o kadar harika olmalı ki, bazen hayatımız da dâhil olmak üzere bunun için çok fazla şey verebiliriz.

Dağlara tırmanmanın bir insana öğretecek çok şeyi vardır. Kendilerini tırmanışın ocağında, sürekli olarak en yüksek seviyelere tırmanmak için demir gibi dövme dürtüsüne sahip olan o nadir kişilerin bize anlatacak, öğretecek, sonuna kadar paylaşacak çok şeyleri vardır.

İnsanlar Ueli'nin yetenekli olduğunu, yeteneğinin doğuştan geldiğini söylüyorlar. Bu kesinlikle yanlış bir kanı. Tırmanma konusunda Ueli Steck seviyesinde bir ustalık elde etmek, çok az insanın başarabileceği bir tutarlılık gerektiren, uzun vadeli bir adanma demektir. Onu böyle yapan şeyin ta kendisi, çalışılmaya ve bundan bir şeyler öğrenmeye değerdir.

Alpinizm, aramızdaki ürkekleri ortaya çıkarma ve onlara gerçek cesaretin neye benzediğini gösterme gücüne sahiptir. İyi örnekler, güçlenmenin ve böylece korkunun üstesinden gelme ve daha özgürce yaşama şansının tohumlarını içinde saklar.

İşte insanların Ueli ve çoğu zaman kendi hayalleri hakkında anlamadıkları şeyin bu olduğuna inanıyorum. Ueli çok önemli bir şey yapmıştı, büyük dağlara tırmanma vizyonu ile hayatı ve onun her bir gününde yaptığı şey arasındaki bağlantıyı anlamıştı. Sürekli olarak. Günlük eylemlerinin sonucunda oluşan bu birikim onu o vizyoner kişi yapan şeydi ve yalnızca altı hafta önceki son e-posta yazışmamızda bana, “mükemmel alpinistten hala çok uzakta olduğumuzu düşünüyorum” diye yazmıştı.

Onunkisi kahramanca bir süreçti, bu da sonucu daha da trajik hale getirdi. Antrenmanlı, teknik olarak mükemmel bir tırmanıcı tarafından nelerin başarılabileceğine dair bir vizyonu vardı ve kendini, apaçık risklere rağmen, bu vizyonu gerçekleştirebilecek bir insana dönüştürdü. Bu, onurlandırılması ve saygı duyulması gereken bir şeydir. Ölümünün trajedisini ölçülemeyecek şekilde ağırlaştıran şey, onun bu sürecinin neredeyse tamamlanmış olmasıdır; hayatının tatlı kısmını yaşamak dışında bir şeyi kalmamıştı.

“Sevdiği şeyi yaparken öldü” palavrasına inanmıyorum. Ölümün gerçekliği ölümün şartlarından çok daha baskındır. Ueli’nin ölümünün hızlı gelmiş olması belki de bir nimetti, fakat ölümünün vahşi olmuş olduğu gerçeği akşamları bana kâbuslar gördürüyor. Bizim hatırlamamız gereken şey, onun yaşamının gerçeğidir.

Ueli gibi önemli bir tırmanış figürü öldüğünde, her zaman sorgulamalar ve eleştiriler olur.  Benim düşünceme göre Ueli’ye, eleştirilerden ona verilmesi gereken hakkaniyetli paydan çok daha fazlası verildi. Eleştirilerin çoğunun, insanın kendine olan güvensizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanlar kimsenin onun yaptığı şeyi yapabileceğine inanmadı; kendi kişisel korkuları, onun mükemmel ve başarılı olma olasılığına bile geçit vermeyecek kadar kuvvetliydi. Ya da almış olduğu risklerin mantıksız olduğuna inanıyorlardı, ancak bu görüşün ustalaşmışlığa dair bir körlüğü vardır ve yıllar süren uzmanlaşmayı görmezden gelir. Bu yargılar, bakış açıları bükülemeyen, inanamayan insanlar tarafından ortaya atılmaktadır. Tehlikenin ve iyi idare edilen riskin içindeki güzelliği göremeyenlerin kaybıdır bu.

Elinde bariz bir şans varken, kendini olduğu tırmanışçıya dönüştürmemiş olmasaydı yanlış yapmış olmaz mıydı? Bu bilgiyi, sezgiyi göz ardı etseydi yanlış yapmış olmaz mıydı? Güvenli sularda yüzebilmek için mükemmelliğin bir rafta paslanmasına izin vermesi yanlış olmaz mıydı? Evet öyle olurdu ve bunun sonucunda biz çok daha yoksun kalmış olurduk.

Trajedi zalim, çünkü hiçbir şey- kalp acısı, dilekler, ağlamak, üzülmek- hiçbir şey Ueli'yi geri getiremez. Peki ya Ueli'nin aldığı riskler? Onu alıp götüren o riskler? Risk almak bir yargı vermektir ve yargıya varmak, tanımı gereği, kararlar vermektir, genellikle hayat ve ölüme dair tam veya mükemmel olmayan bilgilere dayanan kararlar. Bu bir matematik işlemi, 2 artı 2 eşittir 4 gibi bir şey değildir. Mutlak değildir. Düşüşüne neden olmuş olan her ne olursa olsun, onu asla bilmeyeceğiz. Ve bunun önemli olmadığını iddia ediyorum; her zaman haklı olmak veya doğru şeyi yapmak mümkün değildir. İnsan böyle bir şey değil.

Bunu bütün alpinistler bilir. Ueli kesinlikle biliyordu ve bununla yaşadı. Onunla tırmandı ve onunla öldü. Bu bunu doğru ya da yanlış ya da iyi ya da kötü ya da bencil ya da insaniyetli yapmaz. Bu sadece hayatın ve alpinizmin hamurunda olan şeydir.

“Zirvede sonsuza kadar kalamazsın; tekrar aşağı inmelisin. Öyleyse, zaten neden çıkıyorsun ki? Sadece şundan: Yukarıdakiler altlarında neyin olduğunu bilir, ama aşağıdakiler üstlerinde neyin olduğunu bilmez. Tırmanan kişi, görür. İnen kişi artık göremez ama görmüştür.  Aşağı bölgelerde kişinin daha yukarıdan gördüklerinin anısı davranışlarını buna göre yeniden düzenleme sanatı diye bir şey vardır. Kişi artık göremese de, hâlâ bilir. ”

—René Daumal

Her gün kendi etrafımızın güvenli olduğuna dair bir yanılgı yaratırız. Dünyanın kontrolünün bizde olduğuna, 90 yaşımıza kadar yaşayıp, uykumuzda, etrafımız bizi sevenler ile çevrelenmişken huzurlu bir şekilde öleceğimize inanırız. Benim bildiğim dünya neredeyse hiçbir zaman tahmin edilemez, çok daha merhametsiz ve çok daha trajik. Aynı zamanda güzel ve ilham verici ve biz genelde güzelliği ve ilhamı kutlarız. Fakat sevmediğimiz şeyleri gözümüzün önünden itip uzaklaştırırız, trajedi gerçek olduğunda ve bizim olduğunda onu sevmeyiz. Sahnedeki ya da bir ekrandaki sahte trajediyi tercih ederiz.

Doğası gereği trajik olan bir dünyada bu gerçekle nasıl yaşarız, nasıl var oluruz? Tekrar çıkıp nasıl tırmanırız veya yaşarız, kusurlu ve en nihayetinde yanlış çıkabileceğini bildiğimiz muhakemeleri tekrar tekrar nasıl yaparız? Ve muhtemelen bedelinin çok yüksek olacağını bildiğimiz yanlışlıklar? Riskin var olduğunu itiraf etmeliyiz. Ve bize bu zor ve korkunç gerçeği öğretmek için hayatlarını veren insanlara saygı duymak ve hatta onları idolleştirmek için daha çok uğraşmalıyız. Onlar üzerine düşünmemiz, onlarla ilgili hikâyeler anlatmamız, onlar ile ilgili olarak gülmemiz, onları hatırlamamız gerekiyor - çünkü biz burada olduğumuz sürece, onlar da burada, bizim aramızdalar.

Ueli'yi tanımış olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Ve dünya o olduğu gibi yaşadığı için çok daha iyi bir yer.  Yaşama enerjisi çok fazlaydı. Vizyonu çok geniş kapsamlıydı. Son yıllarda alçakgönüllülüğünü çok sevecen buluyordum. İnsanlar ile güven ilişkisi kuran biriydi, bu türüne az rastlanan bir güç ve hassasiyet gerektiren bir şeydir. Onun gibi insanlara ihtiyacımız var,  kahraman insanlara. Yücelikten esinlenmemiz gerekiyor. Kendi saçma korkularımızla başa çıkmamıza yardımcı olması için Ueli'ye ihtiyacımız var. Bize hayallerinin peşinde koşarak yaşamanın ne anlama geldiğini göstermesi için ona ihtiyacımız var. Ueli topluluğumuzu ve tırmanış sporunu şekillendirdi, daha iyi yerlere getirdi, önce bir insanın neler yapabileceğinin mümkün olduğunu görerek sonra da gerçekleştirerek. İyi örnek teşkil eden hayırsever liderlik vasıfları bugünün çekişmeli dünyasında nadir bulunur. Pek az insanın başardığı bir şeydir. Ueli bu tür bir lider olarak yaşadı ve öldü. Teşekkürler, Ueli, harikalığını yaşamış olmanın karşılığını sana asla geri ödeyemeyiz.

 

Yazar Profili

Steve House

Reinhold Messner tarafından, “dünyanın günümüzdeki en iyi yüksek irtifa tırmanıcısı” olarak gösterilen Steve House, 1970 senesinde doğdu. 1992 senesinde Alpin Tırmanış, 1998 senesinde kaya tırmanışı ve 2000 senesinde kayaklı dağcılık sınavlarını geçerek, Union Internationale des Associations de Guides de Montagnes (UIAGM-IFMGA) Uluslararası Dağ Rehberi sertifikası almaya hak kazanan 7. ABD vatandaşı oldu. Günümüzde faaliyetlerini American Mountain Guides Association çatısı altında yürütmektedir.

Steve House’un adını uluslararası arenada ilk kez duyurduğu tırmanışı, 2004 senesinde K7 solo tırmanışıdır. Ancak 2005 senesinde Vince Anderson ile Nanga Parbat Rupal Yüzü, Merkez Sütununun ilk çıkışını, partneri Vince Anderson ile alpin stilde başardıklarında ünü daha da arttı. Steve House ve partneri Vince Anderson bu tırmanış ile Altın Kazma ödülünü kazandılar. Steve House’un bu tırmanışları kotaracak seviyeye gelmesini sağlayan, Alaska’nın ve Kanada Rocky Dağlarının soğuk ve büyük yüzlerinde geçirdiği uzun bir çıraklık dönemi vardır.

2009 yılında yayınladığı “Beyond the Mountain” ve Scott Johnson ile birlikte yayınladığı, bugüne kadar yayınlanan alpinizme yönelik en kapsamlı antrenman kitabı olan “Training for the New Alpinism” eserleri geniş bir ilgi uyandırmıştır.
Steve House halen, Ridgway Colorado’ da bulunan Skyward Dağcılık Firmasında rehberlik yapmaktadır. Teknik outdoor giyim firması olan Patagonia için ürün geliştirme, ürün tasarımı, test ve pazarlama alanlarında marka danışmanı olarak çalışmakta olan House, yeni nesil alpinistler yetiştirmeye yönelik olarak kurduğu Alpine Mentors oluşumunda gönüllü olarak görev almaktadır.